Her şey aklıma gelirdi de Ecevit’in tekrar rol kapacağı aklıma gelmezdi.
Türkiye’de kimseden umut kesmeyeceksiniz demek...
Herkesin kenarda sakladığı son bir barutu oluyor anlaşılan. Herhalde Vahdettin’in Kurtuluş Savaşı’na destek verdiğine dün kanaat getirmemiştir Ecevit. Bunca zaman gününü bekledi demek.
Bu belki de sondan bir önceki baruttur, kimbilir...
Belki Vahdettin mevzuu unutulduktan sonra yeni bir şey diyecek. Bir misal vereyim diyorum, hani ne atabilir ortaya diye lakin muhayyilemin kapasitesi Vahdettin’i geçmeye el vermiyor.
Fakat bu arada Rahşan Hanım’ın da hakkını yememek lazım. Vahdettin meselesi tamamen onun isteğiyle gündeme gelmiş olabilir.
Haberi okudum, inanamadım. Altına üstüne, sağına soluna baktım; hani şaka olduğuna dair bir belirti var mı diye. Gerçi gazetelerin öyle kamera şakası misali köşeleri yok. Gerek de yok zaten. Bu işle görevlendirilen hiç kimse misal Orman Genel Müdürlüğü kadar yetenekli olamaz.
Orman Genel Müdürlüğü, ‘Ormancı’ türküsünde anlatılan ‘sarhoş ve zorba ormancı’nın yarattığı ‘hassasiyeti’ dikkate alarak yeni bir türkü hazırlatmış. Ormancının ‘kötü imajı’nı silmek için.
Şimdi bendeniz ormancının ‘kötü imajı’nı tekrarlamak suretiyle bir kez daha ‘hassasiyet’ yaratmış olacağım ama ormancıların affına sığınarak eski türkünün bir nevi ‘imaj maker’ı olan iki satırı okurlarıma hatırlatmak istiyorum.
‘Ormancı da gelir gelmez yıkar masayı / Söz dinlemez ormancı çekmiş kafayı’
Ne diyeyim...
Ormancı kafayı çeker mi halbuki?..
Hadi fi tarihinde bir kere refikinden azmış, çekmiş diyelim, bunu kuşaktan kuşağa bağıra bağıra anlatmanın ne alemi var?
Mesela ‘söz dinlemez gazeteci çekmiş kafayı’ deseler iyi mi?
Kim olsa hassasiyet gösterir. Nitekim kapıcılar, doktorlar, sekreterler, hemşireler, şoförler, avukatlar... Herkes habire hassasiyet gösteriyor memlekette.
Bir tek iş başında düşüyor hassasiyetimizin dozu.
*
Fakat bu ‘ormancıların hassasiyeti’ meselesi beni bir başka açıdan fazlasıyla memnun etti, belirtmeden geçemeyeceğim.
Hassasiyeti varsa, ormancının kendisi de var demektir. Yani her şeye rağmen bir yerlerde üç beş ağaç kalmış.
Şimdi ormancılardan ricam, memleketin hálá ‘orman vasfını yitirmemiş’ bir avuç ormanına karşı aynı hassasiyeti göstermeleri.
Sonra da Kadından
Sorumlu Devlet Bakanlığı mı ilgilenir artık, ‘tombul tombul memeler, kapanmıyor düğmeler’ türküsünün sözlerinin yeniden yazılmasını talep ediyorum.
Türk kadınının memesi dilden dile gezemez!
Hayır, meme deyince sırf manken memesi olsa... Analar, bacılar var.
Lütfen ama... Olmuyor!
Bakın hassaslaştım şimdi!
MIŞ-MUŞ
Son on yıl içinde 40 bin yabancı gelinimiz olmuş.
Bizimkiler ‘el iyisi.’
Şarap beyni çalıştırıyormuş, siyah çikolata tansiyonu düşürüyormuş.
Aldırmayın! Bu haberler borsa gibi... Şarap çıkar, yumurta iner, yumurta çıkar, çikolata iner.