Geçen hafta bugün bu köşede bu mazeretle karşılaştınız.
Ne düşündünüz acaba?
Bir kere "ortada bir yazının var olduğunu" herhalde. Fakat gazeteye gitmemekte direnen bir yazı!
Gönderiyorum gönderiyorum gitmiyor meret!
Bu devirde!
Teknolojinin neredeyse aklımızdan geçeni dünyanın öteki ucuna götürdüğü noktaya geldiği bu devirde!
Gerçi bir yandan da olmayacak şey değil. Memleketimizin havasından mıdır suyundan mı, teknoloji bizim semalara gelince tepe sersemi oluyor adeta. Sistem bilmem ne olduğundan popoma baka baka bankadan çıkmışlığım, işimi görüp çıkmışlığımdan daha fazladır mesela.
Ama yazımın gazeteye ulaşamamasının bununla bir ilgisi yok.
Yazı yoktu ki ortada, ulaşsın!
Yazamamıştım.
Fakat "Yazarımız yazısını yazamamıştır" denmez elbet. Dost var düşman var!
Ya da ne bileyim, "Yazdığı günlerde de yazmış sayılmıyordu zaten" diye düşünenler...
Gazetem, düşmanlarımın sevinmesine mahal vermemek için zahir "Yazarımızın yazısı elimize ulaşmadığından" demeyi tercih etmiş.
Aslında yıllık iznimin bir bölümünü kullanıyor da olabilirdim. Fakat haset ederdiniz. Kış ortasında, hepiniz işinizin başındayken... "Yıllık izin" deyince "tatil" geliyor akla çünkü. Keyfimin gıcır olduğunu düşünebilirdiniz.
Ve çok yanılırdınız.
Hastanedeydim zira.
Annemin yanında.
Benimki memur diliyle "mazeret izni"ydi yani. Fakat bizim sektörde kullanılmıyor. Bizim iki klişemiz var. Mevsime göre değişen... Yazsa yıllık iznimizin bir bölümünü kullanıyoruz, kışsa yazı yerine ulaşamamış oluyor.
Ha bir de arada "Yazarımız yurtdışında olduğundan yazısını yazamamıştır" var. Demek yazar bakıyor etrafına, her şey, herkes yabancı, yazamıyor!
Ya da memleketten uzaklaşınca "memleketin hali"nden de uzaklaştığından, ne yazacak...
Uzatmayayım, annem çok önemli bir rahatsızlığın kıyısından geçti. Şimdi iyi sayılır. Ya da hani ne derler, "İyi diyelim, iyi olalım".
Hayat devam ediyor elbet.
Ediyor da siz dahil olamıyorsunuz bazen...
Çok dışında hissediyorsunuz kendinizi...
Kolunuz kanadınız kırılıyor...
Canınız hiçbir şey istemiyor...
Her şey anlamsızlaşıyor...
Yeni duruma alışıncaya kadar.
Diyeceğim beni hoşgörün bugünlerde.
Saçmalayabilirim (Yani her zamankinden biraz daha fazla)...
Arada aniden yok olabilirim...
İdare edin lütfen.
MIŞ-MUŞ
Kenan Doğulu, "Rüyamda birinci oldum" demiş.
E, Sertab hariç, pek yabancısı olduğumuz bir durum değil.