UFO'lar geçiyor allı yeşilli

ÇEŞME'de UFO görülmüş.

Daha önce de Çandarlı'da görülmüştü. Ondan önce Uşak'ta, orada, burada.

Mütemadiyen semalarımızda geziyorlar.

Bilmiyorum dünyanın başka yerlerine de gidiyorlar mı? Gitseler de farkına varmaz oraların halkı.

Misal, Japonya...

Hiç duydunuz mu bir Japon'un elindeki amatör fotoğraf makinesiyle UFO'nun resmini çektiğini?

Neden?

Adamların işten başını kaldırdığı yok ki yukarı baksınlar. Nerede öyle üzerinde fanilayla balkona oturmak, çıplak ayakları parmaklıklara dayayıp etrafı kesmek.

Türkiye ise haziran dedi mi dışarıda. Bahçede, kapı önünde. Damda yatan Japon var mıdır? Balkonda mangal yakan?

UFO'nun umumiyetle yaz aylarında geliyormuş gibi bir intiba yaratmasının nedeni bu. Kışın camı perdeyi sıkı sıkıya örttüğümüzden göremiyoruz.

Gerçi kaç yaz geçti daha bana görünmedi. Oturduğum evlerin balkonsuz olmasına yoruyorum ben bunu. Pencereden gökyüzü görünüyor görünmesine, ama kısıtlı tabii. Demek ki henüz gökyüzünün bizim pencereye denk gelen parçasından geçmediler.

Rahat bırakmıyorlar ki adamları. Hadi köylüler bir cahillik etti taşladı, jet pilotlarına ne oluyor? İt dalaşına girmişler, atmosferin dışına kadar kovalamışlar.

Nasıl bir psikolojidir bu? ‘‘Atmosferin namusu bizden sorulur’’ gibi bir şey mi?

Bırakın bakalım, gelsinler bir... Habire temsili resimlerini çiziyoruz. Tutturabilmiş miyiz bakalım.

Merak ettiğimiz bir sürü şey var. Kimden öğreneceğiz?

Mesela,

Oralar da ülkelere bölünmüş müdür?

Bölündüyse hepsi buralara gelecek teknolojiye sahip midir? Yoksa oraların da bir Amerikası vardır da gelenler oradan mıdır?

Gelemeyenler, yetişkinlerinin radyonun içinden cüce adamlar çıkmamasının şaşkınlığını henüz üzerinden atamadığı ülkeler midir?

Cinsiyet var mıdır? Varsa orada da kertilen kesimle kadın kısmı birbirine tekabül eder mi?

Araca atlayıp atmosferde gezmenin dışında ne ile iştigal ederler?

Onca yolu kat etmelerinin sebebi yanlarında manitalarıyla, karılarına yakalanmamak için gidebildikleri kadar uzağa gitmeleri midir?

Köylüler ve pilotlar dahil bütün Türkiye'nin uykuda olduğu bir saat yere inerek her yanı iyice bir gezip görme imkánı bulsalar hálá gelmekte ısrar ederler mi?

Methimizi mi duymuşlardır, nedir?

Gördüğümüz araçlar makam aracı mıdır, ticari araç mı? Yoksa toplu taşıma aracıyla mı gelip gitmektedirler?

Acaba yukarıdan nasıl görünmekteyiz?

Biz onların tepesinde fink atsak iyi mi olur?

Mesut Yılmaz'ın sigarasının dumanı oralara kadar çıkıyor mudur?

Esas isimleri nedir?

Mahşere kadar gelip gidecekler midir?

Enis Öksüz'ün dediği gibi gelip gitmek hakikaten müşkülatlı mıdır?

Oradan burası kaç saat çekmektedir?

Gazeteleri var mıdır? Varsa, ‘‘Türkler bizle it dalaşı yaptı’’ diye manşet atmışlar mıdır?

Ülkemizin bütünlüğüne göz dikmiş olabilirler mi? Uzayda da düşmanlarımız var mıdır?

Asker bu duruma ne demektedir?

Ecevit UFO'lardan haberdar mıdır? Haberdarsa sindirebilmiş midir?

Kim verecek bu soruların cevabını?

Adamları bir türlü aşağı indirmez, habire havada fır döndürmeye devam ederseniz?

Ha, son soru hariç tabii... Onu Hüsamettin Bey'den öğrenebiliriz.

Sondan bir önceki mi? Kimseye sormaya gerek yok, yakında bir muhtırayla aydınlanırız.


MIŞ-MUŞ

Ecevit Mesut Yılmaz'ın ulusal güvenlik konusunu tartışmaya açması hususunda ‘‘Şaşkınım’’ demiş.

Sindirememe devri kapandı, şaşkınlık devri başladı.

*

Nazlı Ilıcak'ın kızının düğününe Fatiha ile başlanıp içkiyle devam edilmiş.

E, ne olur ne olmaz; yasağı kalkınca gelenekçilere mi ilhak eder yenilikçilere mi belli olmaz.

*

Sarışınlık kadınların mesleki kariyerini olumsuz etkiliyormuş.

Devir değişti’’ dedikleri bu olmalı, zira bir zamanlar neredeyse ön şarttı.

*

Ecevit, ‘‘Köylümüz, çiftçimiz geleceğe umutla bakıyor’’ demiş.

Hepimiz umutla bakıyoruz. ‘‘Hiçbir hükümet kazık kakmamıştır’’ diyerek.
Yazarın Tüm Yazıları