Belki de evrim devam ediyor. İnsan denen yaratık son şeklini almadı henüz. Yırtıcı bir hayvana döneceğiz belki sonunda. Mevcut yırtıcılardan farklı olarak kendi cinsini de parçalayıp yiyen...
Zaten ufak ufak başladık da. Daha geçenlerde parçalara ayırdığı arkadaşını azar azar yemek üzere buzdolabına koyan adamı okumadık mı gazetelerde?
Şimdilik sözle saldırmak, sataşmak, hakaret etmek, ipliğini pazara çıkarmak, canına okumak, haddini bildirmek gibi şeylerle idman yapıyoruz.
Başı da biz çekiyoruz.
Yani "medya" denen camianın içindekiler.
Köşeleri takip ediyorsunuzdur...
Bir saldırı, iki sataşma, beş karşı saldırı şeklinde gidiyor yazılar.
Bu köşelerde bulunma nedenimiz bu adeta.
Ve asla fikir tartışması değil yaptığımız. Hani iki yazar arasında gidip gelen okur bir şeyler öğrensin falan... Yok.
Ha şunu öğreniyor ama: İki tarafın da "kirli çamaşır"larını.
* * *
Televizyon programları içinse artık hakikaten söylenecek bir şey yok.
"Birincilik" onlarda.
Ben bunu rekabete yoruyorum.
Rekabetin en yoğun olduğu sektör bu. Üstelik ortada ters bir durum var. Yani mesela bisküvi piyasasındaki gibi kaliteyi artırmakla kazanılmıyor tüketici. Tam tersine... Ne kadar düşürürseniz "tüketici" o kadar memnun.
E, bakıyorsunuz rakiplerinize... Çekiyorsunuz aşağı.
Televizyon izleyicisine "tüketici" demem boşuna değil. Sahiden de bir tükenmişlik varsa izleyicinin payı büyük bunda.
Mesela, geçenlerde bir kadın "tüketici" yolumu çevirdi, "Dobra Dobra"yıçok beğendiğini söyledi. Fakat baktım haline, tavrına bir şey daha söylemek istiyor ancak çekiniyor söyleyemiyor. Biraz ısrar edince baklayı çıkardı ağzından...
"Kavga az."
Buyurun bir "sözün bittiği yer" durumu daha!
Peki...
Pınar Kür, Çiğdem Anad, Müjde Ar, Aysun Kayacı dörtlüsünün ilk programından ne kaldı geriye?
Müjde’nin "Gazozumu Bedri açtı" lafı.
Müjde akıllı kadındır. İlk televizyon programı olmasına rağmen "racon"ubiliyor.
* * *
Gelelim yine gazete köşelerine... Oradaki kavga dövüşlere...
Şöyle söyleyeyim, bir insan haftanın yedi günü yazarsa olacağı budur!
Hatta beş günü...
Siz bakmayın Türkiye’deki gündem zenginliğine... Tıkanılıyor. Tıkanan can havliyle etrafa saldırıyor.
Bence durum budur.
Bu işin normali haftada iki, bilemediniz üçtür. Ötesi kavga dövüştür.
Ama belki "gazete tüketicisi"ninde istediği budur. Bilmiyorum.
MIŞ-MUŞ
Cem Davran, "Eli yüzü düzgün komedyen azdır" demiş.
Bu bizim hálá aklımızla değil gözümüzle güldüğümüzün işaretidir biraz da.
Yeşim Salkım,"İlişkilerimde çok aptallık ettim" demiş.