Ben de jüri koltuğundan yarışmacılara baktım baktım, trapezi becerebileceğime kanaat getirdim.
Aslında niyetim kanaat getirmekle kalmaktı.
Bütün atıp tutanlar gibi.
Fakat bırakmadılar.
Haksızlık bu!
"Ben olsam daha iyi takım kurardım" diyene "Gel kur o zaman" diyen yok mesela.
Fakat bana direkt trapezi gösterdiler.
Sırf göstermekle kalsalardı görmemenin bir yolunu bulurdum fakat televizyondan bütün Türkiye’ye duyurdular.
Baktım ekrandan mütemadiyen altyazı geçiyor...
"Pakize Suda trapezde."
Kaçacak yerim kalmadı.
Koca televizyon kanalını yalancı çıkaracak halim yoktu elbet.
E, yiğitliğe "şey" sürdürmeme durumu da var tabii...
Neticede baktım trapezde sallanıyorum.
Evet benimki ancak böyle ifade edilebilir:
Sallanmak.
Resmen salıncak muamelesi yaptım trapeze. Trapez trapez olalı böyle aşağılanmamıştır. Karizması çizildi!
Fakat tekrarda seyrettim de kendimi, hakikaten çok fiyakalı duruyordum. Uçuşan saçlarım, eteklerim... Bir kıvırıp bir açtığım bacaklarım... Yani sallanmanın güzeli, olursa bu kadar olur!
Bir tek eksik vardı, o da beni sallayan bir jön!
O da olsaydı, değme Türk filmine taş çıkartırdık.
Fonda da Emel Sayın’dan, "Adın ne dedi söyleyiverdim, Feride Feride" şarkısı olacaktı...
Allah Allah! (Şaşma değil "Tutmayın beni" manasında.)
Bilmiyorum bu yazının ana fikrini ortaya koyacak bir bağlama yapmama gerek var mı... Anladınız siz ne demek istediğimi.
MIŞ-MUŞ
Libidoyu artıran ilaç kilo verdiriyormuş.
Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz.
Az acılı ameliyat devri yakınmış.
Siz bir mi birbuçuk mu istediğinize karar vereceksiniz!
Hindistan’da bir kadın, yeterli çeyiz parası ödemediği için kocası tarafından 15 yıl eve hapsedilmiş.
Bunların bir tek kumaşları "bulunmaz", erkekleri değil.