Bu kadarla kalsa iyi, canıma da okudu. Vay ben nasıl olur da annesine rağmen evlenen Seren için, ‘‘Hayatının en doğru adımını attı’’ dermişim. Gençlere düpedüz ‘‘ana babanızı dinlemeyin’’ mesajı veriyormuşum. Hem bana neymiş elálemin aile içi meselelerinden. İlla burnumu sokacaksam ana-kızın arasını bulacak, uzlaştırıcı, barıştırıcı bir şeyler yazmalıymışım. Annem beni imam zannediyor. Camide cuma hutbesi veriyorum sanki.
Bu mevzudan Galatasaray'a geçti. Bu memlekette futbola bulaşmak akıl kárı mıymış?
‘‘Anne benim bir ilgim yok, okumadın mı?’’ diyecek oldum, ‘‘Ne okuyayım, adından belli şiddet içeriyor’’ dedi. ‘‘Çapraz Ateş’’ ya...
Peki ne yazayım ben anacığım? Aslında sormam abes, ‘‘Adını soyadını yaz, altını boş bırak’’ diyecek, eminim.
Ama hayret! Öyle demedi.
‘‘Moda yaz, yemek tarifi yap, gurme yazısı yaz, Güzin Abla gibi okura yol göster’’ dedi. Fakat sonuncusunu hemen geri aldı. Zira insanlara fayda yerine zararım dokunurmuş. Gençlere, ‘‘Büyüklerinizin dediklerini dikkate almayın’’, evlilere de ‘‘Derhal boşanın’’ dermişim.
***
Peki anacığım, bunu sen istedin. Al sana gurme yazısı!
Seninle Metro City'ye gitmiştik değil mi? İşte orada K Zone diye bir yer keşfettik senden sonra. Kafe-restoran. Coton'un içinde gibi. Zaten ortaklıkları da varmış.
Seninkinden iyi olmasın, çok iyi mutfağı var anacığım. Hele bir dört çeşit peynirden yapılan ince hamur pizzası var... Sonra güveçte özel sosla sotelenmiş renkli çan biberleri ve halka soğanlar üzerine marine edilmiş tavuk ve bonfile dilimleri...
Sen şimdi ‘‘Yemeğin bu kadar kalabalığı midenizi bozar’’ dersin ama bozmadı. Hatta altına ‘‘hellim ızgara’’, üstüne ‘‘cheescake’’ de yedik, yine de bir şeycikler olmadı.
Ama sen daha minimal takılmak istersen ‘‘beğendili bonfile’’yi tavsiye ederim. Bir patlıcan bir et, o kadar. Hani bizden habersiz İstanbul'a gelip de direkt K Zone'e gitmen icap ederse...
‘‘Nedir bu lezzetin sırrı?’’ diye hiç sorulmamış bir soru yönelttim patronlardan Halil Ataoğlu'na. Meğer aşçıyı da ortak etmişler işe. Tabii hal böyle olunca aşçı, ‘‘Zaten üç kuruş maaş alıyorum, zıkkımın kökünü yesinler’’ ruh haliyle hazırlamıyor yemekleri. Onun için doğru dürüst şeyler geliyor insanın önüne.
Sen şimdi kızarsın bana ama bir şef garson var... Adı Deniz'miş. Hani insanın paket ettirip yanında götüresi geliyor. Aklına bir şey gelmesin anacığım, dünya ahiret kardeşim olarak demek istedim.
Nasıl? Oldu mu?
Seni bilmem ama ben ömrümde böyle gurme yazısı okumadım. Hem şimdi misal ta Erzincan'daki adamı İstanbul'daki restoran ne ilgilendirir. Bu gazete memleketin her yerinde okunuyor. Sonra yiyen var yiyemeyen var. Neyse oldu bir kere. Dolduruşa geldim. Fakat hiç olmazsa lokantacılar bir teşekkür ederler... Sen dahil bütün Türkiye küstü bana ayol! Herkes pohpohlanmak istiyor.