Süreyya Yalçın her gün giydiği farklı bikinilerle dikkatleri çekiyormuş.
Köpeğine bilmem kaç liralık toka almış!
Tekneyle falcı getirtip kurşun döktürmüş!
Her yere köpeğini de götürüyormuş!
Basın infial içerisinde adeta.
Malum, pek zengin bir ülke sayılmayız ya...
Peki bu kız bu "şov"u nerede yapıyor?
Taksim Meydanı’nda?
Sultanbeyli’de?
Şemdinli’de?
Hiçbiri değil.
Bodrum’da, ondan aşağı kalmayan insanların yanında yapıyor.
Peki bu kız her bikini değiştirdiğinde özel fotoğrafçısına poz verip sonra da bu fotoğrafları yazı işleri müdürlerinin kafasına silah dayamak suretiyle zorla mı yayımlattırıyor?
Hayır.
E, nedir derdiniz?
Çekemezsiniz fotoğraflarını, Süreyya’nın şovu da bulunduğu üç-beş metrekare çevreyle sınırlı kalır, Süreyya Yalçın sorunu(!) ortadan kalkar, olur biter!
Ama hayır!
Tam aradığımızı bulmuşken, deli miyiz biz?
Fotoğrafını da çekeriz, gazeteye de basarız; bakarız da, okuruz da...
Ama bir yandan da "Çık çık ne ayıp!" demeye devam ederiz. Rahmetli babamı hatırladım şimdi... Güzel bir kadına bakarken yakalanınca "Çok kötü giyinmiş ona bakıyorum" derdi anneme.
* * *
Hem siz süslenmeyi, giyinip kuşanmayı sevmeyen kaç kadın gördünüz?
Bütün varoş kadınlarının saçları röfleli...
Afrika’da yiyecek ekmeği olmayan kadınların boyunları, kolları boncuktan görünmüyor.
Üç kuruş maaşla çalışan kızlar, en iyi makyaj malzemesinin peşinde.
Dağ, taş çarşı oldu, Süreyya Yalçın mı doyuruyor bütün o dükkánları?
Herkes bütçesine göre yapıyor işte bir şeyler. O kızın da bütçesi bu, ne yapacaksınız...
Ha, alışverişi, gezip tozmayı yaşam tarzı haline getirmek iyi değil elbet. Bir sürü şey kaçırıyorlar, eksik yaşıyorlar.
Kim ama?
Onlar.
Yani bize bir şey olduğu yok, telaşlanmayın arkadaşlar!
48 sayfalık gazetenin bir sayfasının bir köşesinde her gün bir kare fotoğrafı yayımlansa ne olacak?
Geri kalan 47.5 sayfadan alacağını alıyordur herhalde okur.
Memleket batmaz yani.
Ha "Batar" diyorsanız vesile olmayacaksınız o zaman.
MIŞ-MUŞ
Bir işadamı, spermlerini çaldığı iddiasıyla eski sevgilisine dava açmış.
"Gözünden sürmeyi çalmak"ı bilirdik de "şeyinden sperm çalmak" ilk defa oluyor.
Karadeniz’de eski köprüler aynen dururken günümüz teknolojisiyle yapılan yeni köprüler selde yerle bir olmuş.
Bir tek "Nerede o eski köprüler" demediğimiz kalmıştı, o da oldu.