Sezen Aksu'dan haberler

MERAK kediyi öldürürmüş. Öyle derler. Fakat insanı yaşatan bir şey. Yani herhalde. Yoksa çoktan kökümüz kururdu.

‘‘Sezen Aksu'dan şalınızı alabildiniz mi?’’

Evet, budur son günlerde okurumun canına can katan mevzu. Annesi bana şal ördürmüştü de Sezen bir türlü iletememişti ya...

Hemen cevap veriyorum.

Hayır, alamadım. Ama çok yaklaştım. İki gün kaldı elime geçmesine.

Meğer İzmir'de unutmuş Sezen şalı. Şehriban Teyze'yle Sami Amca gelirken getirecekler.

Neden geliyorlar İstanbul'a bilin bakalım.

Gerçi her sene gelirler çocuklarını görmeye ama bu defa özel bir sebebi var.

Bir torunları daha oldu zira.

‘‘Sezen doğum yaptı’’ deeermişim.

Ay ne atlatma olurdu ama... Magazin, özel, onur, şeref, haysiyet... Artık alınabilecek ne varsa gazetecilik ödülü olarak, alırdım herhalde.

Ama doğum yapan, Sezen'in erkek kardeşinin karısı.

Bir oğlu oldu Nihat'ın. Adını Ömer Sami koydular. Sezen delirebilir yakında. Bu günlerinin kıymetini bilin hayranları olarak. O kadar seviyor bebeği.

***

Şimdi hangi mevzua atlasam tatmin edemem sizi, biliyorum. Ağzınıza bir parmak bal çaldım ya... Kavanozun tamamını istersiniz.

Buyurun o halde Sezen Aksu'dan en taze haberlere...

Bir albüm yapmış yine...

Artık ‘‘Yaşadınız’’ mı desem, ‘‘Yandınız yandınız ki ne yandınız’’ mı...

Bugünlerde piyasaya çıkmak üzere. Hatta radyolarda çalınmaya başlamış olması lazım.

Şarkılarına klip çekmeye pek niyeti yok. Bizim bayıldığımız eski klipleri için ‘‘Çok gülüyorum o manalı bakışlarıma’’ diyor.

Düşünün artık...

Hele ardı ardına manasızlık abidesi klipler çekenler iki kere düşünsünler.

Stüdyo-ev-ofis-spor kompleksi-hayvanat bahçesi-terzihane birleşimi bir mekánda yaşıyor. Tabii gündüzleri. Yoksa Önder'le paylaştıkları ayrı bir ev var.

Evet, terzihane var evde. Hiç üşenmemiş, duvarına ‘‘Altın Kızlar Dikimevi’’ yazdırmış renkli ışıklarla. İki altın kız habire dikiyorlar.

Bir aşağı iniyor, şarkı provasına... Bir yukarı çıkıyor, elbise provasına...

Günde bir saat yüzüyor. Spor yapıyor. Meraklısına duyurulur, mayoyla gördüm, ne sarkanı kalkanı var, ne selüliti.

Yine meraklısına... Uzun süren çok önemli bir sağlık sorunu yaşamış, hepsi bu. Gerisi ‘‘1001 Gece Masalları’’.

Sezen'i hiçbir evinde, durulmuş oturuyor görmek kısmet olmamıştır bana. Kökeninde Karadenizlilik olduğundan mıdır nedir, inşaatçılık ruhuna işlemiştir.

Her gittiğimde ya duvar ördürüyor ya duvar yıktırıyordur.

Bu sefer de bulduğuyla yetinmemiş. Her oda için ‘‘Aslında burası şöyleydi’’ diye başlayan bir hikáye anlattı.

İki odalı düzayak evinizi verin eline, size beş odalı dubleks olarak geri döndürsün. Vallahi abartmıyorum.

En son bahçedeki bir platformu ‘‘Yoga odası’’na çevirme projesiyle meşguldü kafası.

Asistanından müzisyenine kadar beraber çalıştığı birçok kişiyi aynı sokağa yerleştirmiş. Böylece ne trafik sıkışıklığı mani olabiliyor 24 saat çalışmasına, ne hava muhalefeti, ne başka bir şey.

Bu arada Sezen'le bağı olmayan iki ya da üç ev kalmış civarda. Onlar da hayranıdır zaten. Sokağın ‘‘Bilmemne Bey’’ olan adını yakında ‘‘Sezen Hanım’’ olarak değiştirirler herhalde.

***

E, bu kadar bal yeter size. Gerçi kavanozun yarısına bile gelmedik ama şekeriniz yükselmesin.

MIŞ-MUŞ

Jimnastik salonlarındaki aynalar, kadınları kaçırıyormuş.

Allah Allah! Vitrinlerin, arabaların hatta karşımızdakinin gözlüklerinin camından bile kendimizi seyreden biz kadınları ha?!

TSE hıyar standartlarını yeniden belirlemiş.

Adam hem hıyar hem de standartlara uymuyorsa... ‘‘Beterin beteri var’’ dedikleri bu olmalı.
Yazarın Tüm Yazıları