Şaşmak lazım

KİMBİLİR şu fotoğrafı kaç kez görmüşüzdür gazetelerde:

Bir deniz kenarında, kuma ya da şezlonga uzanmış güneşlenen bikinili iki güzel kız.

Veya denizde şakalaşan.

Altında, "Doğu’da kış, Antalya’da yaz".

Kaç kez görmüşüzdür sahi?

Kendimizi bildiğimizden beri, her sene.

Demek her zaman Antalya’ya Türkiye’nin öteki yerlerinden önce geliyor yaz.

Ezberimiz bu yani.

Ama değilmiş gibi...

Sanki ilk defa oluyormuş gibi...

Her seferinde şaşıyoruz aradaki farka.

İyi yapıyoruz.

Şaşmak iyidir.

Şaşmadınız mı hayatın tadı tuzu kalmadı demektir.

Güneşin her gün yeniden doğuşuna...

Kirazın çıkışına...

Karpuzun kırmızılığına şaşmak lazım.

Kanıksadınız mı sırf káğıt üstünde yaşıyorsunuz demektir.

Zaten daha kaç defa şaşacaksınız kirazın çıkışına?

Bahar kaç defa gelecek?

* * *

Sevdiklerimize de şaşmak lazım.

Annenizin karnıyarığı nasıl bu kadar güzel yapabildiğine şaşabilirsiniz mesela...

Karınızın saçlarının güzelliğine...

Ağabeyinizin ne çok fıkra bildiğine...

Sıradan sayılabilecek şeylere yani.

Öyle dünyanın en mükemmel insanı olup, çok şahane işler yapmaları şart değil.

Sanki hiç beklemediğiniz bir şeymiş gibi bebeğinizin ilk dişini gördüğünüzde nasıl şaştıysanız öyle şaşın mesela kocanızın ellerinin biçimine.

Her gördüğünüzde değil tabii... Deli derler. Ara sıra.

Kendiniz için yapın bunu.

Babanızın nasıl olup da bu kadar bilgili ya da ne bileyim kuvvetli olduğuna şaştığınız çocukluk günlerinizi hatırlayın.

Ne kadar mutluydunuz...

Yine olabilirsiniz.

Şaşılacak bir şey bulup çıkarın.

Mutlaka.

"Sen yapabiliyor musun?" diyeceksiniz.

Ne gezer...

Zaten bu yazıyı da kendimi motive etmek için yazmış bulunuyorum.

MIŞ-MUŞ

Eksiksiz aşk için bir yıl gerekiyormuş.

Tamamladığınızda da bitiyor zaten.

Parasızlık, sevişme isteğini azaltıyormuş.

Bu işi de "Bir gün zengin olursam" diye başlayan hayalleriniz arasına katacaksınız.

Hükümetin her fırsatta medyayı suçlama ádetine Milli Eğitim Bakanı Çelik de uymuş, okullardaki şiddet eylemlerinde artış varmış gibi gösterilmek istendiğini belirterek medyayı suçlamış.

"Fiks mönü"den sonra "fiks suçlu".

Baykal, "AKP masonik parti" demiş.

Şu sıralar "masonluk battı" deniyor ya, acaba arada AKP de gider mi diye umutlanıyor insan.
Yazarın Tüm Yazıları