Sarı kedi dilini tut!

AKLINI bununla bozdu diyeceksiniz ama bozmayacak gibi değil ki!

Herkes bozmalı bence.

Türkçe için endişeleniyorsak eğer...

Ama çoğunuzun ilkokul birinci sınıf öğrencilerine öğretilen garip Türkçe’den haberi yok tabi... Benim de iki ay önce haberim oldu; bu köşenin devamlı takipçileri "Talat Teli Telle" başlıklı yazıyı hatırlayacaklardır.

O günden sonra veliler gelişmeleri rapor eder oldular:

"Bakın bu da var Pakize Hanım!"

Bir okuma kitabım bile oldu. Bu yazı için "ağır tahrik durumu" oluştu kısacası.

Bakın mesela şu cümlelere:

"Üner, üzüm soyma, ye."

"Sarı kedi dilini tut."

"Bu okula yağmur yağdı."

"Buraya bulaşık kakalama."

"Şakir, şaşı bebek alma."

"Şenay, şu şekeri eşine at."

"Makarnaya yağ çaldı."

"Ne var bunlarda?"
diyebilirsiniz.

Tamam yapılarında bir hata olmayabilir. Fakat Erkan Yolaç’ın kulakları çınlasın, biraz da "makul ve mantıklı" cümleler kurmak değil midir bir dili doğru kullanmak?

Bu okula yağmur yağmışmış!

Yok yahu!

Bizim apartmana yağmadı, sizin arabaya yağdı mı peki?

Sonra "yağ çalmak" ne ağızdır?

"Anadili"nden hakikaten "evde annenin konuştuğu dil"i anlayanlar var galiba.

İçinde "kakalama" sözcüğü geçen onar tane cümle kurması istense her okur yazardan, bilmiyorum bir tek "Buraya bulaşık kakalama" diyen çıkar mı?

Sizin kedi, dilini tutabilenlerden mi?

Yoksa durmadan ileri geri konuşuyor mu?

Şenay, sen onlara uyma kızım, şekeri eşine atma, ver!

Oyuncak bebekler iyice doğallaştı, şaşısını bile yapıyorlar artık! Ya da Şakir, Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan çocuk evlat edinecek, eşi uyarıyor...

"Aman şaşı bebek alma!"

Hakkı
Abi, ne dersiniz abartıyor muyum?

Sizi çok yoracak bir kuşak yetişiyor gibime geliyor.

Ha, bakın unutuyordum, şu da var:

Çocuklara sayı saymayı öğretirken hangi nesnelerden faydalanmak gelir aklınıza?

Kuş, ağaç, elma, armut, kedi...

Bunların aklına el bombası gelmiş. Evet, el bombası. Çocuklar el bombalarını sayıp altına toplamını yazıyorlar.

Kurtlar Vadisi-1A!

Vallahi ne kadar yazsam doymam bu konuya. Sıkılıyorsanız, bakarsınız başlığa... Bugünkü gibi mana yoksunuysa okumaz, geçersiniz.

MIŞ-MUŞ

Baykal, "Erken seçim ferahlatır" demiş.

Olmazsa, birer tane naneli sakız hepimize!

Atina’da bebek fabrikaları varmış.

Belki de eşi, Şakir’i Atina’ya uğurluyordu! (Bakınız ana yazı.)

Gençlikte iyimser olan daha uzun yaşıyormuş.

Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği öteki dünyaya!
Yazarın Tüm Yazıları