Sakla kaydı gelir zamanı

Gazeteleri okudukça ileriki günlerim için endişeleniyorum.

İleride başıma bir iş gelirse "bir kendim bir de ben" öylece apışıp kalacağız.

Elimde ne bir belge, ne bir şey...

Derhal bir kamera edinmeliyim. Teypsiz gezmemeliyim en azından. Ya da en gelişmişinden bir cep telefonu... Çeken, kaydeden, dinleyen, saklayan her bir şeyi yapan...

Teşriki mesaide olduğum herkesi kaydetmeliyim.

Hayır, delirmedim.

Ama siz ne dediğimi anlamıyorsanız dünyadan haberiniz yok demektir.

Herkes kamerayla geziyor artık.

Kendini peygamber ilan eden profesör eşinin müridini de mi duymadınız?

"Gökyüzünde nikáhımız kıyıldı" diyen sözde peygamber kadınla bir odada baş başa kaldıklarında yaptıklarını kameraya çekmiş. Mahkemeye sunacakmış şimdi.

"İyi yapmış" diyeceksiniz.

Tamam da mevzu bu değil.

Kadının peygamberliğine inanmış; aylarca büyülenmiş gibi her dediğini yapmış, elini ayağını öpmüş fakat bir yandan da kameraya çekmiş.

İnanmasa, anlayacağım. İnanmış fakat.

Büyülenmiş haldeyken nasıl akıl etti, nereden icap etti...

Allah yolunda olduğunu söyleyen insanların, yatak odasında ellerinde kameranın ne işi var?

Fakat adamın "yurdum insanı" konusunda benden tecrübeli olduğu belli. Hiçbir şartta tedbiri elden bırakmıyor demek.

İşte ben de yapayım diyorum.

Bu memleket tekin değil.

Kimi mahkemeye vermemiz gerekir, kim bizi mahkemeye verir, kim sahtedir kim gerçek, bir gün neyle suçlanırız... Hiçbir şey belli değil.

Onun için çekip çekip atacaksınız bir kenara.

Sakla kaydı gelir zamanı!

Bu arada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. "Kadın aklına koydu mu uçkurunu kocasına çözdürür" derlerdi, doğruymuş. Türlü yollar içerisinde bu da var demek "Karışmayın, ben peygamber oldum" deyip...

Yeter ki aşna fişne olsun

Birine bir şey öğretmenin en kolay yolu nedir?

Ben keşfettim!

Öğretmek istediğiniz şey ne ise, seksin içine karıştırıp vereceksiniz.

İnanıyorum ki netice alamayacağınız tek kişi yoktur. Genç, yaşlı, kadın, erkek, köylü, kentli, kıt akıllı... Ne olursa olsun.

Mesela...

Tipi itibarıyla kapı otomatiğine basmayı beceremeyecek gibi duran, az önce traktörün arkasındaki römorktan inmiş intibaını veren bir kadın, internetten sevgili bulmuş kendine, "çet" yapıyormuş.

Bacım ne zaman öğrendin o aleti?

Bu bacın yazılarını bile elle yazarken daha?

Ucunda aşna fişne olunca kimsenin altından kalkamayacağı iş yok, bunu anladım.

Limbik sistem

Gelmiş geçmiş en iyi, en büyük sese sahip olduğunuz söyleniyor.

Müzik tarzınızı sevmeyenlerin bile kabul ettiği bir gerçek olmuş bu.

Allah vergisi bir yeteneğiniz var.

Söylediğiniz her şarkının, her türkünün hakkını veriyorsunuz.

Dünyanın en ünlü sesleriyle mukayese ediliyorsunuz. Kimileri hepsinden üstün olduğunuzu söylüyor.

30 senedir bu işin içindesiniz.

Nice şarkınız gelip geçmiş yığınların gönlünden.

"İmparator" olmuşsunuz.

Sonra bir sabah kalkıyorsunuz ki bütün gazeteler sizden bahsediyor.

Tamam, bu alışık olduğunuz bir durum fakat bu seferki öyle değil.

Meğer sesiniz sara hastalarına dokunuyormuş!

Beynin limbik bilmemnesinde bilmemneye sebep oluyormuş şarkılarınız!

Şaka gibi.

Ne yaparsınız şimdi?

Güler misiniz...

Hastalardan özür mü dilersiniz...

Bir daha ağzınızı açmamaya yemin mi edersiniz...

"Limbik ne?" diye sözlüklere mi sarılırsınız...

Yoksa bir sabah bu kanaate varanların "limbik"ini mi seversiniz...

MIŞ MUŞ

Abdullah Gül "AB bunalımda" demiş.

Bu da bize denk geldi!

Neşeliler yaratıcı, mutsuzlar başarılıymış.

Boş yok!

"Üzümünü ye bağını sorma" gibi atasözleri, insanları kötülüğe teşvik ettiği gerekçesiyle sözlüklerden çıkarılacakmış.

Son çare.
Yazarın Tüm Yazıları