Pamuk eller cebe

CEMRE düşeceği her yere düştü.

Artık karın düşmesi zor.

Peki sizin düşmelerden ne haber? Kar dönemi hasar tespiti yaptınız mı? Kaç kırık çıkık, kaç çatlak var çevrenizde?

Bizde durum... Bir sevgili arkadaşım ayak bileğini kırdı. Çok şükür hepsi bu.

Fakat kırıklar çok değişmiş ben görmeyeli. Lükse düşmüşler. Artık alçıyla yetinen yok. Hepsi platin çubuk istiyor.

Çubuk demek ameliyat demek, ameliyatsa para. Hem de hatırı sayılır miktarda. Lakin aydın sınıfında ekstralara harcayacak para olmuyor maalesef. Uzatmayayım, arkadaşım beş yıldızlı otel misali hastanelerden birine gidemedi. Baltalimanı Kemik Hastanesi'nin kapısını çalmak zorunda kaldı.

‘‘Zorunda kaldı’’ lafına alınanlar olacaktır mutlaka. Onlara ‘‘Parası olanın herkesçe malum devlet hastanesi şartlarını tercih etmesi mümkün müdür?’’ diye soruyorum. Oralarda görevli doktorların mesleki becerilerine ise asla diyecek lafım yok. En fazla hastaya yetmeyen ilgilerinden söz edebilirim.

Fakat her husustaki gibi burada da istisnalar var tabii. Olduğunu Baltalimanı Kemik Hastanesi'nde bizzat gördüm, yaşadım, size de duyurmak istedim. Moralinizi bozmak gibi olmasın ama herkesin bir gün kemikleriyle başı derde girecektir. Hadi kazasız belasız, bir yerinizi kırmadan olgun yaşınıza erdiniz diyelim; bunun kemik erimesi var, şusu var busu var. Hele kadın kısmı için...

***

Baltalimanı'ndaki doktorların methini daha önce duymuştum. Hastaların özellikle Anadolu'daki birtakım hastanelerde canına okunan kemiklerinin burada başarıyla tedavi edildiğini...

Herkesin hastaneye düşmüşlüğü vardır. Hiç olmazsa refakatçi olarak. Sağolsunlar, doktorlarla hemşireler burunlarından kıl aldırmazlar, bilirsiniz. Bir şey soramazsınız, sorsanız da cevap alamazsınız. Azarlandığınız da olur.

Baltalimanı'nda ise ilgiden, şefkatten, her dakika bilgilendirilmekten, neredeyse hastanın altına sürgü sürecek işine áşık doktorlardan şaşkına dönüyorsunuz. Nöbetler nöbetçi doktor odalarında değil, hastaların başucunda tutuluyor.

Kısaca şöyle diyebilirim: Ruhuma bir darbe alırsam bir gün, yani şefkat ihtiyacı hasıl olursa ayağımı özellikle kırıp Baltalimanı'na yatmayı düşünebilirim.

***

Ama...

Evet, zurnanın zırt dediği yere geldik.

Odalarda yataktan başka, ki yatak evde de var, hastanede olduğunuzu hatırlatacak donanım yok. Bu, psikolojik olarak iyi bir şeymiş gibi görünse de bakım sırasında hastaya da personele de bir sürü zorluk yaratıyor.

Peki, ne yapmak lazım?

Bir: Sağlık Bakanlığı'nın bu hastaneye daha fazla bütçe ayırması lazım. Çünkü sıradan bir devlet hastanesi değil Baltalimanı Kemik Hastanesi. Edirne'den Ardahan'a bütün Türkiye'ye hizmet veriyor.

İki: Parası çok olanlar!

Tamam siz kendinizi kurtardınız. Hastalanınca özel hastanelerle bile yetinmeyip Amerikalara gidiyorsunuz da biz ne olacağız? Hiç mecburiyetiniz yok biliyorum ama insanlık denen de bir şey var. Bakın, Sakıp Sabancı binayı restore ettirmiş, siz de başka eksiklerini tamamlasanız... Vallahi bir yerinizden bir şey eksilmez ama orası hepimizin gurur duyacağı bir hastane olur.

Kısaca, pamuk ellerinizi cebinize sokmanızı rica etsem.


MIŞ-MUŞ


Erdoğan 4 yıl sonra cumhurbaşkanı olacakmış.

Mevki dayanmıyor beyefendiye; sırada ABD başkanlığı var herhalde.

*

Saddam'ın gizli serveti 6.6 milyar dolarmış.

Hem gizli, hem biz bile duyduk.

*

Tuğba Özay'ın 250 çift ayakkabısı varmış.

Zavallı kızcağız, bazılarını senede iki kere giymek zorunda kalıyor.
Yazarın Tüm Yazıları