Annemin şahsında ait olduğu kuşağa da denilebilir. Çünkü bakıyorum onun arkadaşlarına, arkadaşlarımın annelerine, hepsi aynı.
Uykuyla bir sorunları var mesela.
Uyumayı ayıp sayıyorlar adeta.
Uyumak utanılacak bir durum!
Seks gibi bir nevi; gizli yapılması ve asla dile getirilmemesi gerekiyor!
Yani herhalde.
Yoksa annem neden uyuduğunu saklasın bunca yıldır? Göz göre göre hem de?
Yok, sahiden uyumuyorsa ilgili yerlere başvurmak lazım. Guinness Rekorlar Kitabı’na falan.
"Buyurun! Annem 50 yıldır uyumuyor!"
Evlatları olarak şahit olduğumuz káh "mışıl mışıl", káh "horul horul" diye tabir edilen uyku halleri bir yanılsamadan ibaret belki de!
Bu durumda rekorlar kitabı bir yana, araştırmacı tıbbın hizmetine sunmak lazım annemi!
Nasıl oluyor da oluyor bi baksınlar!
* * *
Bir ara hakikaten paniğe kapıldım.
Annelerin asla yalan söylemeyeceğini bizzat annem öğretmişti ve işte şimdi gözünü yummadığını söylüyordu.
Yalan olamazdı!
Gerçi günün çeşitli saatlerinde yapmış olduğu şekerlemeleri görmüyor değildik fakat onlar da uyuma değildi annemin dediğine göre. Gözlerini dinlendiriyordu!
Anlamamız epey zaman aldı ki bu bir kuşak meselesidir.
Sahiden de gece değil ama uzun sabah uykularının ayıp sayılmasa da pek hoşgörüyle karşılanmadığı bir gençlik dönemi yaşamışlar. Uykudan ölseler de kalkıp evin düzeni içerisindeki yerlerini almışlar.
Sonra "koca"lı "kaynana"lı dönem başlamış ki... "Buğdaydan sonra ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez" biliyorsunuz!
O günlerden kalma alışkanlıkla "Oh! Bi uyudum, bi uyudum!" demeye dilleri varmıyor şimdi. Komik duruma düşmeye razılar, yeter ki utanılacak bir şey yapmış olmasınlar!
* * *
"Uyumak" gibi "gezmek" de ayıp!
Üç şey için çıkılır evden:
İşe gitmek...
Evin zaruri ihtiyaçlarını karşılamak...
O da ayda bir, bilemediniz iki defa.
Eş-dost ziyareti... Fakat hastalık, ölüm yahut bayram nedeniyle sadece.
Bunun dışında kendini zırt pırt sokağa atanları "Allah ıslah etsin!"
Fakat annemi bu konuda yoldan çıkardık, "Allah’ın ıslah etmesi gereken kulları"na dahil ettik!Ama yine de her sokağa çıkışımızda araya bir zorunlu ziyaret sıkıştırıyoruz. Evden "arkadaşıma" diye çıkıp sevgilisiyle buluşan ama ya gidişte ya dönüşte mutlaka arkadaşına da uğrayan muhafazakár aile kızları misali.
* * *
Evet anneme gülüyorum...
"Anacım sana bi gece bekçiliği işi ayarladım", "İstinye Park’ın ateşi yükselmiş, bi ziyaret ister artık" gibi kötü espriler de yapıyorum...
Ama ne kadar baskı altında yaşamış bir kuşak olduklarına da içten içe üzülmüyor değilim. Baskı kalkmış, ama "kendileri" "abide" olarak duruyorlar.
"Otobaskı" diye bir sözcük var mı sahi?
Yoksa da o kuşağın dilimize bir hediyesi olsun!
MIŞ-MUŞ
İtalya Başbakanı, "Üç saat uyursam, üç saat sevişebiliyorum" demiş.Herkes gibi sekiz saat uyursa... İtalya batabilir!
Merkez Bankası Başkanı, krizle ilgili "’Bize bir şey olmaz’ demeyin" demiş.Başkan "Türklüğünüzü inkár edin" diyor adeta!