Orhan Gencebay

ÖYLE analizler falan yapmak harcım değil.

Mesela Orhan Gencebay’ı hangi kesim dinler, sever...

Şarkılarının sözlerinde ezilmişlik mi vardır yoksa ezilmeye başkaldırı mı...

Orhan Gencebay şarkıları toplumsal yapıyla nasıl ilişkilendirilir...

Falan filan.

Beceremem.

Bunları işin ehli olanlara bırakmak lazım.

Hem "felsefe yapmak" da istemem doğrusu. Orhan Gencebay’ı sevdiğim için kendimi mazur göstermeye çalışıyormuşum gibi bir hava yaratmaktan korkarım.

Var böyleleri...

Kendilerini bozacağına (!) inandıklarından mıdır artık, bazı sanatçıları, yazarları kapalı kapılar ardında sevip beğenen, yok eğer kapıyı açacaklarsa da sosyolojiden girip felsefeden çıkmak suretiyle akıllarınca sevgilerini çok önemli nedenlere dayandıranlar...

Bense nedensiz seviyorum Orhan Gencebay’ı.

Daha doğrusu sıradan nedenlerle.

İçime işleyen şarkıları var.

Dinlemekten hiç bıkmadığım...

Sonra, çok özel bir sesi ve yorumu var. Kimse onun şarkılarını onun kadar güzel söyleyemiyor.

Yetmez mi bunlar?

Peki.

Duruşundan da etkileniyorum. Yıllardır hiç değişmeyen, tam orta yerde durmayı hak ettiği halde kenarda duruşundan...

Görgüden mi bu, asaletten mi, hazmetmişlikten mi?..

Peki, deli saçması bir laf ettiğini duydunuz mu hiç?

Tarihe meraklı oluşunu da seviyorum. Görmedik çünkü başka örneğini... Bindikleri cipin tarihini bilseler ona bile razıyım.

* * *

Habire tartışılan "yaptığı müziğin tarzı" konusuna gelince...

Ne önemi var?

Çok güzel bir şey yapıyor işte. Kendine has.

Piyasada mantar gibi biten yağız delikanlıların yaptığı müziğe benzemiyor. Ha bakın "arabesk" olmadığını buradan biliyorum işte.

Velev ki olsa... Bir arabesk şarkıya gönül vermiş olmaktan niye bu kadar korkuyoruz?

İlla bir isim vermek gerekiyorsa tarzına, "Orhan Gencebay tarzı" denebilir.

* * *

Orhan Gencebay
hayattayken, sağlığı da yerindeyken bu yazının nereden icap ettiğini merak edebilirsiniz.

Siyaset Meydanı’ndaydı geçen gece... Seyrederken onun çok özel biri olduğunu düşündüm. Ne arkasında benzeri vardı, ne önünde. Orada olsaydım tebrik eder, sevgimi yüzüne karşı ifade ederdim.

Orada değildim, buradan söyledim.

Çok da iyi ettim.

MIŞ-MUŞ

Sibel Kekilli, "Ezilen kadın rolü oynamak isterim" demiş.

Rakibiniz çok! Gündeme çıkmak isteyen o rolü oynuyor şu sıralar.

Yeni Rakı’yı Amerikalılar almış.

Artık meze diye hamburgeri koyabiliriz masaya!

Gülşen, "Suya yazsam okuturum" demiş.

Beden 0 ama megalomani 100!
Yazarın Tüm Yazıları