Gazetedeki, çoğu tam sayfa konut reklamlarını sayıyorum.
Haftada birkaç defa da emlak ilavesi çıkıyor...
Yani habire konut yapılıyor.
Hepsi de İstanbul’da.
Öyle sayılır yani... En azından bulundukları yerlerin yakınından geçen yollarda, üzerinde "İstanbul" yazan yön gösterici tabelalar var.
Neyse... Zaten yakında İstanbul’un güneyde Burdur’a, doğuda Sivas’a dayanmasına az bir şey kaldı.
Belki de İstanbul’a göçü önlemenin yolu budur!
Adam, diyelim Kars’tan gelip İstanbul’a yerleştiğini zannederken aslında Eskişehir’e gelip oturacak!
* * *
Diyeceğim, Türkiye konuta doyacak!
Doyacak da...
Hangi Türkiye?
Bir "Öteki Türkiye" mensupları var biliyorsunuz, bir de "Beyaz Türkler". Bir de arada benim de içinde bulunduğum bir grup var ki henüz adı konmadı. Ya da kondu da ben duymadım.
Şöyle tarif edeyim, karşıdan tipine bakınca "Beyaz Türk"müş gibi görünen ancak cebi itibarıyla "Öteki Türkiye"ye daha yakın kişiler oluyoruz.
Uzatmayayım, merak ettiğim, gazetelerde çarşaf çarşaf yer alan konutlar kim için yapılıyor?
"Öteki Türkiye" için desem...
Bilmiyorum orada bir konut açığı olduğu kanaatinde misiniz...
Ben kirada oturanına rastlamadım pek...
Kimsenin konutuna ihtiyaçları yok ayrıca. Kendi konutlarını kendileri yapıyorlar. Üstelik büyüyebilir konutlar. Her oğul evlendiğinde ya yukarı ya yana doğru büyüyor. Var mı sizde böyle esnek teknoloji?
* * *
"Binalar bitince işte böyle olacak" diyen fotoğraflara ve dökülen dile bakınca daha ziyade "Beyaz Türkler"i "ev"lendirmek üzere yola çıkılmış gibi bir durum var.
Fakat onların 1300 daireli sitede, bir apartman katında ne işi var diye de bir soru geliyor insanın aklına... Üstelik onca yol gittikten sonra...
Ha, tersi makul bakın...
Yeşillikler içerisinde, en yakın komşunun bir kilometre ötede olduğu çiftlik evi misali bir ev, şehir merkezinde ise gerektiğinde kalınacak bir apartman dairesi. Böylesi olabilir.
Netice olarak, bu konutların "Ara Yerdeki Türkler" için yapıldığı kanaatindeyim.
Fakat "Ara Yerdeki Türkler"in yabancı dil bilenleri için.
Evet, canına yandığım, burada da yabancı dil şartı var!
Önce projenin adına diliniz dönecek bir kere!
Sonra eş, dost "Nasıl bir şey senin şu yeni ev?" diye sorduğu zaman apışıp kalmamak için şunları ezberleyeceksiniz:
Loft, In Theraphy, Lokasyon, Maisonette...
Ya da küçük bir káğıda yazıp, çıkarıp bakar mısınız artık...
* * *
Bazılarında 240 ay vade falan deniyor.
Bilmiyorum ev sahibi olduğunu görmeye ömrü vefa eder mi insanın.
Ama "Hiç olmazsa yolunda ölürüm" derseniz...
Toruna torbaya vasiyet edersiniz artık...
"Ölürsem kabrime tapuyu sürt!"
Aslında galiba kimse için değil bu binalar. "Menkul değerler"in içine girilip oturulduğu nerede görülmüş?
Hem herhalde bir araştırması, şusu busu yapılmıştır. Bunca firmanın durduğu yerde bu yatırımlara girişecek hali yok.
Benimki otobana ters yönden giren Temel’in, karşıdan gelen arabalara bakıp "Salaklar, hepsi ters yolda!" demesi gibi oldu biraz.
MIŞ-MUŞ
Gülben Ergen, "Çocuk için elimizden geleni yapıyoruz" demiş.
Başarılı olursanız "Elinize sağlık" deriz biz de!
İstanbul Güneşli’de birinci sınıfa giden 7 yaşındaki Rus kızını, üst sınıftaki erkek öğrenciler "Türk değil" diye dövmüşler.
10 sene sonra "Rus diye" seve seve bir hal olurlar, o başka!