AHDETMİŞTİM, okullar her açıldığında artık okullu olmadığıma şükredecektim.
Her sene...
Adeta bir anma günü gibi...
Kaç yaşıma gelirsem geleyim...
Yapacaktım bunu.
Öyle bezmiştim demek, o dönemin fazlaca baskıcı eğitim sisteminden. Disipline hiç gelemeyen biri olarak...
Bir süre şükrettim sahiden.
Sonra manasızlaştı elbet.
"Mecbur olma hali"nin okulla birlikte sona ermediğini görünce ve ölene kadar şu fakiri terk etmeyeceğini anlayınca okul dönemi adeta "sefahat dönemi" olarak anılmak üzere kişisel tarihimde yerini aldı.
Bir de yaş ilerledikçe öğrenme isteği artıyor mudur nedir... Şimdi verecekler ki bana o fiziği, o kimyayı... Fakat bu defa da aklım alır mı, orası ayrı.
Böyle de bir terslik var.
Beyinle ruhun öğrenme karşısındaki durumları birbirine denk düşmüyor. Önce biri kapmaya uygunken öteki almaya isteksiz; sonra öteki hevesliyken beriki kifayetsiz...
Uzatmayayım, kapısından son kez çıktıktan bir süre sonra barıştım okulla.
Hatta artık seviyorum bile diyebilirim.
Nesini?
* Çocukluğa denk düşmesini mesela. Ki bu bile yeter sevmem için. Geçip giden her sene çocukluk dönemini daha da kıymetli hale getiriyor nedense. Hafıza, insanı gittikçe daha çok yanılttığından mıdır artık...
* Okula gidiyor olmanın sizi başka bütün sorumluluktan azat ediyor olması da sevilesi bir hal.
"Dersim var" dediniz mi akan sular durur, kimse bir şey beklemez artık.
* Sonra "Aferin" almanın bu kadar kolay olduğu bir başka dönem var mıdır?
Dört buçuktan beş alırsınız, "Aferin!"
İlerleyen yıllarda ağzınızla kuş tutsanız kimse "Aferin" demez. Hatta bu memlekete cumhurbaşkanı olsanız bile...
* Bir de sorarım size, "Çok yoruldunuz, üç ay izin yapın" diyen bir başka müesseseyle karşılaştınız mı okuldan sonra?
* "Maceraya teşvik" kısmını da unutmayalım. Sahiden de okulun, insanın maceracı ruhunu tetikleyen bir yanı vardır. Bir kere içeri adım attıktan sonra son zile kadar dışarı çıkmanın yasak olduğu yılların öğrencisi olarak üç metrelik düz duvara tırmanıp, üstüne dikenli telleri aşmışlığım çoktur. Kendi kendimi küçük çapta komando eğitiminden geçirdiğimi söyleyebilirim o yıllarda.
* Okul çağı aynı zamanda "taahhüt dönemi"dir. İlkokula giden çocuğa hangi mesleği seçeceğini sorarsınız, misal "Doktor olucam" der... Hakikaten doktor olmuş gibi itibar görür.
İstediğiniz gibi sallayabilirsiniz yani. Salladığınız, en erken on beş sene sonra ortaya çıkar. E, o zamana kadar kim öle kim kala!
Diyeceğim okul iyidir.
MIŞ-MUŞ
Okulların yarısında sıra eksiği varmış.Fakat büyük bir ülkeyiz, hükümetimiz de çok başarılı, o ayrı!
Kakao cinsel isteği artırıyormuş.İnsanoğlunu "mide fesadı" yaptılar, şu işe kesin bir çözüm bulamadılar!
Küresel ısınma kutupta yeni bir seyir rotası açınca Atlantik-Pasifik yolu kısalmış.Küresel ısınma adeta bir "yol verici". Dünyanın sonuna giden yolu da kısalttı biliyorsunuz...