Ne güzel bir yaşında olmak!

ÇOCUĞUNUZ var mı?

Ama öyle bir yaşta olmalı ki mutluluğun burnunuzun dibinde olduğunu gösterebilmeli size. Bir yaşında olmalı mesela.

Yoksa çocukların ileriki yaşlarda zaman zaman insanı nasıl canından bezdirdiğini hepimiz biliriz. Bizim de bezdirdiğimiz çok oldu zamanında.

Nil Tunçali bir mail göndermiş. 13 aylık kız çocuğu olan bir okurum kendisi.

"Sıkıntılı günlerin yaşandığı ülkemizde pozitif düşünceye ihtiyaç olduğunu düşünerek sizinle aşağıdaki yazımı paylaşmak istedim" diyor.

Ben de sizinle paylaşmak istedim.

* * *

Kızım 13 aylık. Evin içinde pıtır pıtır yürüyor. Düşüyor, kalkıyor, yine düşüyor, hiç bıkmadan deniyor.

Onu seyretmekten çok büyük bir keyif alıyoruz.

Kendi başına yürüdüğü için çok mutlu oluyor. Sevinç çığlıkları atarak yanımdan geçiyor. Canı isterse duruyor, sarılıyor, kendini sevdiriyor.

Mutlu olması için büyük olaylar olmasına gerek yok. Kendi başardıkları onu mutlu etmeye yetiyor.

Ne güzel!

Keşke hep böyle kalsa.

Ama zaman geçtikçe, büyüdükçe mutlu olmak için gerekli olan nedenler artacak.

Hangimiz yürüyebildiğimiz için hálá sevinç çığlıkları atıyoruz ki?

Bu mutluluğu hissedebilmek için önce uzun bir süre yürüme yeteneğimizi kaybetmemiz lazım ki...

Bir yaşında yemeği avuçlarıyla yiyebilir insan...

Zevkle domates sosunu ağzına yüzüne bulaştırabilir.

Keyifle yemek yerken ne etrafın nasıl battığı önemlidir, ne de ellerin yapış yapış olması...

Bayılıyorum kızımı keyifle yemek yerken seyretmeye.

Yemek, kaşığın üzerinde durmamakta ısrar mı ediyor, sorun değil! Hemen kaşık bırakılır ve ellere geçilir. Hem de zevkle kendi başına yemenin verdiği mutlulukla.

Bir yaşında olmak ne güzel!

Yolda hiç tanımadığın birisine gülümseyebilirsin... Kim ne düşünür, ne der endişesi olmadan gidip birisine saçını okşatabilirsin... Elindeki oyuncağı tanımadığın birisine uzatıp sana baktı, güldü diye mutlu olabilirsin...

Çoraplarını kendi giymeye çalışıyor kızım. Giymese bile parmaklarına geçirmeyi başarınca çok seviniyor.

Ayakkabılarını yine ayak parmaklarına takıyor ve gülümsüyor.

Onu seyretmek müthiş!

Nelerden mutlu olduğunu görmek insana yaşama sevinci veriyor.

Onu mutlu etmek için odadan kısa süreliğine çıkıp tekrar girmek yetiyor. Alkışlıyor sevinçle...

"Annem geldi yine" diye.

Mutlu oluyor dişlerini fırçalıyor diye...

Banyo yapıyor diye...

Yemek yiyor diye...

Yürüyor diye...

Ne güzel bir yaşında olmak!

Ne kadar kolay mutlu olmak!

* * *

Not:
Sevgili Nil, yazında bazı düzeltmeler yaparak biraz daha edebi bir hava kattım aklım sıra. Bana olan güvenine güvenerek.

MIŞ-MUŞ

İstanbul organ bağışında son sıradaymış.

İstanbul iki kişiye yetecek organ mı bırakıyor insanda...

Şebnem Schaeffer, "Bakire raporu ehliyet değil, Türkiye’de de geçerli" demiş.

Korkarım bu kızcağızın yakında bir raporu daha olacak.

Estetiğin yerine yüz sutyeni çıkmış.

Eve gelip sutyeni çıkarınca hatlar aşağı!
Yazarın Tüm Yazıları