Sanki adam "milletvekili adayıyım" demiyor da "bu akşam kapkaça çıkıyorum" diyor.
Öyle dehşete düşüyorum.
Fakat herhalde benim suçum değil bu.
Beni bu hale getirenler utansın!
Hakikaten her zaman merak etmişimdir... Bir insan milletvekili, belediye başkanı falan olmaya kalkarken ne düşünür?
Mesela, "Dur bir de edebiyatı deneyeyim" diyerek yazarlığa adım atmış ve başarılı olmuş kaç kişi vardır?
Bir yeteneği vardır adamın...
Çocukluğundan beri ufak ufak yazıyordur zaten...
Artık öyle bir kıvamdadır ki yazmazsa olmaz...
Falan filan.
Siyasetçiler için böyle bir "taşma" durumundan söz edilebilir mi acaba?
Aklında Türkiye’yi düze çıkaracak öyle projeler, kimsenin aklına gelmeyen öyle şahane fikirler vardır ki bunları kendine saklamak bir nevi vatan hainliği olacaktır. O da kalkar milletvekili olur.
Böyle midir sahiden?
Böyleyse bile "Hadi buyur" dendiğinde "kal geliyor" hepsine herhalde. Ki en umut vaat edenler bile silinip gidiyor.
Siyasetin havasından mı, suyundan mıdır, bir varlık gösterenine pek rastlanmıyor. Tersine, taçlanan baş akıllanırmış ama...
Gerçi bir kısmı hakikaten akıllanıyor fakat başka manada. Geri kalanı da sersemliyor adeta.
* * *
Neyse kişilerin tek tek projeleri olmasa da partilerin var çok şükür!
Nitekim bir bir açıklıyorlar.
Bakıyorsunuz alt alta yazmışlar...
"Terör, şiddet ve kapkaçın kökü kazınacak."
Kim "kurutulmasın" diyebilir?
Ve kim "biz kurutmayacağız" diyebilir?
Yirmi yıl önce bu sözün peşinden giderdik hakikaten.
Fakat yirmi yılda köprünün altından çok sular aktı. Artık dünkü çocuklar bile bu işlerin akşamdan sabaha hallolacak meseleler olmadığını biliyor.
"Nasıl?"
Yirmi yıl önceki halimizden farkımız bu işte! Seçmen olarak bu soruyu sormayı akıl ediyoruz artık.
Bunu anlatan kazanır.
Artık devir değişti.
Bir tek siyasetçiler farkında değil bunun.
"Koyunlarını satıp Meclis’e kapağı atanlar"ın yetişemeyeceği kadar hızlı gelişiyor her şey. Daha çok "Projelerini koltuğunun altına alıp Meclis’e girenler"e ihtiyacımız var artık.
MIŞ-MUŞ
Hissedilen sıcaklık 50 dereceymiş.İki derece daha artarsa çoğumuz artık hiçbir şey hissedemeyeceğiz.
İlhan İrem, "Başka dünyanın insanıyım" demiş.Biliyoruz... Sazlık bir yer.
Paris Hilton, hapis günlerini 1 milyon dolara NBC’ye anlatacakmış.Kimi düştüğü yerden bir avuç toprak alır öyle kalkarmış, bu define çıkarıp kalkıyor.
Japonlar elektronik aletleri, "tek tuşa dokunmadan" beyin dalgalarıyla hareket ettirebilen bir alet geliştirmişler.Kıpırdayan son uzvumuz, parmağımız da taş oluyor. Hayırlı kireçlenmeler!