Mana yoksunu sorular

ÇOCUKLUK ve ilk gençlik yılları...

Ve muhatap olduğumuz üç soru...

Sırasıyla...

"Anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?"

"Büyüyünce ne olacaksın?"

"Issız adaya düşersen yanına almak istediğin üç şey nedir?"

Üçüncüsünün ötekilerden farkı, yetişkinlerin manasızlığından kurtulup kendi manasızlığımızı yaratmış olmamızdır.

İlk gençliğimizin vazgeçilmezi anket defterlerimizin, olmazsa olmaz sorusuydu bu.

Zor değildi cevabı.

Tevazu vardı zira. Yoksa milletçe fukaraydık mı desem. Yanımıza her şeyimizi almaya kalksak bile zaten beşi geçmemiş olurdu almış olduklarımızın sayısı.

Fakat kimsenin doğru cevap verdiği görülmüş şey değildi bu soruya. Bu adeta "Cevabını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" sorusuydu zira.

Herkes imaj olarak neyi seçtiyse kendisine, ona uygun üç şey alırdı yanına. Eli yanlışlıkla kitaba değse yanmış gibi geri çekecek olanlar, bakardınız kitapla gitmeye kalkarlardı ıssız adaya. Anlardık ki arkadaş entelektüeldir!

Kimsenin aklına "Kardeşim, ıssız adaya danışıklı dövüş düşülmez, kimse ’Ne olur ne olmaz ıssız adaya düşersem’ diye yanında şunu bunu taşımaz!" demek gelmezdi.

Veya "Bana ıssız adaya düşmüş birini gösterin" demek...

Esas mesele anket defterleri çok uzakta kalmış olmasına rağmen soru hálá tazeliğini koruyor. Orada burada ünlülere sorulduğunu görüyorum.

Hayır, insan revize eder bari.

Issız ada mı kaldı arkadaşlar?

Kayalık bile yok. Bkz. Kardak Kayalıkları. Zırt pırt oradayız.

Hem, bugünün gözü doymaz insanını "üç şey" keser mi?

"Yanınızda götüreceğiniz TIR’a neler koyarsınız?" diye sorsalar anlayacağım.

Uzatmayayım, bu ıssız ada geyiği süredursun, yaratıcılık konusunda insanoğlu mütemadiyen kendisini aşıyor bir yandan da!

Bakıyorum yeni yeni sorular...

Geçenlerde bir tanesine rastladım...

"Ölmeden önceki son dileğiniz ne olurdu?"

Bunu sormayı kim akıl ettiyse eminim 30 yaşın altındadır. Ölüm uzak görünürken gerçek gelmez insana. Üstüne felsefe de yapılır espri de; şarkılar şiirler de yazılır, işte böyle sorular da sorulur rahatça.

Eğer yine 30’un altındaysanız cevap vermek de çok kolaydır.

"Çilekli dondurma yemek" ya da "Tango yapmak" diyebilirsiniz mesela. Diyenler var nitekim.

O yaşlarda ölüm geçici bir durum zannedilir. Onun için "Ölüyorsun" diyene, "Bi dakka bi çilekli dondurma yiyip geliyorum" denilebilir. Bakın intihar edenlerin çoğunun genç olması da bundan olabilir.

Biraz da illaki ilginç bir cevap verilecek ya... Hayatımız yalan dolan ya...

Ayol oracıkta hücceten gidersiniz çoğunuz, ne dondurması!

MIŞ-MUŞ

Türklerin yarısı obez ve şişmanmış.Bir başka deyişle, "Türkiye’nin yarısı diyetisyenlerden paçasını kurtarabildiği için mutlu ve mesut".

Türkiye’de bir yıl içerisinde gerçekleşen deprem sayısında azalma olmuş.Aman niteliğin nicelikten önemli olduğunu anlamış olmasın da!

Gülben Ergen-Mustafa Erdoğan çifti, bebeklerinin Atatürk’e benzemesi için göbek bağını Anıtkabir’e gömmüşler.Allah razı olsun! 20, bilemediniz 30 yıl sonra bir kurtarıcımız olacak, sıkın dişinizi!
Yazarın Tüm Yazıları