HAYATLA film birbirine paralel gidiyor. Fakat bu da tavukla yumurta hikáyesi gibi bir nevi.
Hangisi hangisini takip ediyor?
Dün gece uykum kaçtı, sabaha karşı baktım kanalın birinde eski bir Türk filmi... Hani o "Bu ne aşk Yarabbim!" dedirtenlerden.
Başka türlüsü var mıydı zaten?
Hep daha büyüğü, daha vurucusu, daha yürek paralayanı.
Yapımcılar arasında rekabet öyle yaşanıyordu zahir. "Senin çektiğin filmde esas oğlan verem mi oluyor aşkından? Al bakalım benimki de hem verem hem kötürüm!"
Paralel gidiyor dedik ama hayatta zırt pırt veremli áşıkla karşılaşılmadı hiçbir zaman. En fazla, kızlar ailelerini tehdit ettiler: "Sevdiğime vermezseniz kendimi öldürürüm." Sanatoryuma uğramadan kısa yoldan mutlu sona gidildi.
Ama neticede "şiddetli aşk" vardı. Hayatta da, filmlerde de.
Ve iyi insanlar...
En kötü karakter, esas kıza göz koyan gazino patronuydu ki o da sonunda mutlaka insafa gelir, aradan çekilirdi.
Hayatta ise gazino patronu bile yoktu.
Filmlerde kötüler mutlaka cezasını bulur, kimsenin yaptığı yanına kár kalmazdı.
"İyi"nin eninde sonunda aklanmadığı tek senaryo yoktu.
Hayatta da üçkáğıtçılıktan abad olmuş bir komşumuzu hatırlamıyorum. Ne iş yaptığı belirsiz ama zengin bir tanıdığımız olduğunu...
Bir yerlerden 150 bin dolar bulmuş olan bir genç kadından bahsedildiğini...
Fakat dediğim gibi, bilmiyorum hangisi hangisini takip ediyordu.
Ama hayatın filmlerden kopya çektiğini varsayalım biz. Hem madem habire dizilerin ahlakı olumsuz yönde etkilediği söylenip duruyor...
O halde mütemadiyen eski Türk filmleri gösterilirse kanallarda... Ama öyle kör vakitlerde değil. En seyredilir saatlerde.
Adeta kürünü yapar olsak...
Erkekler aniden sevdi mi tam seven adamlar oluverirler mi acaba?
Ya da ne bileyim, adamın biri dürüstlükten çatlıyor bakıyorsunuz...
Trilyonları elinin tersiyle itiyor falan...
"Fakir ama gururlu" insanlar etrafta...
Mahalleli derdinizi dert edinmiş...
Bütün kızlar "kız" hakikaten...
Sevgilinizle sizi ayıran kader, misal on sene sonra tekrar bir araya getirene kadar ne sevgiliniz ne siz kimseciklerle göz göze bile gelmiyorsunuz...
Evlilikler... Ha bakın evliliğe faydası olur mu eski Türk filmlerinin onu bilmiyorum. Zira örnek teşkil edecek tek film hatırlamıyorum. Daima nikáha doğru biterdi filmler. O büyük aşklara vuslattan sonra ne olurdu hiç bilemedik.
Neyse...
Ne dersiniz, vakit çok mu geç yoksa?
Yani "sabah oldu, çok fazla saçmalamadan yatayım mı?" diye soruyorum.
MIŞ-MUŞ
Kurban Bayramı ile yılbaşı aynı güne denk gelince Diyanet, "Yılbaşı gecesi kurban eti yenebilir" açıklamasını yapmış.
Fakat ben esas, "Hindi kurban edebilir miyiz?" diye merak edenlerin çok olduğunu düşünüyorum.
Sağlık sistemi değişiyormuş.
"Hasta olmak yasaktır!" Bir tek bu kalmıştı, bu olabilir.
Sokaktaki çocuğun hayali doktorlukmuş.
Canlarım benim... Hastaneler daima çok sıcak olur ya...