Türkiye hiçbir şeyde çağ atlayamadıysa dekorasyonda atladı.
Bakıyorum bizim dergilerdeki evlere... Hollywood’da öyle döşenmişi yok.
Fakat geçen gün yine o dergilerden birini karıştırırken aklıma bakın ne geldi... Daha doğrusu dudaklarımdan şu "veciz" söz döküldü:
"Yataklar zenginleşirken sevişmeler fakirleşir!"
Bir düşünün gençliğinizin kalbinizi yerinden çıkaran sevişmelerini... Ya dökük bir bekár evinin kirli yatağında, ya dandik bir kanapede, ya mütevazı yatağınızda gerçekleşmiştir.
Sonra...
Gelsin şahane yatak örtüleri, kırlentler, kuştüyü yastıklar, ipek çarşaflar, sanat eseri yatak başları...
Ve 20 yıllık evlilik!
"20 yıllık evliliğe rağmen zengin sevişmeler yaşanabilir" demeyin sakın!
Olamaz çünkü. Eşyanın tabiatına aykırı.
Hem "zengin"den kastım, fantazi boşluğu değil. Fantazi dediğiniz şey bitmiş ilişkiye suni teneffüs yapmaktır bir nevi. İlk günlerinizi düşünün... Fantaziye falan gerek yoktur. Bir odada yalnız kalmak dünyanın en büyük fantazisidir zaten.
*
Antibiyotikler...
Sanki yutulurken zarfa konup üstüne adres yazılıyor... "İdrar yolları."
O da gidip elinle koymuş gibi idrar yollarını bulup işini görüyor!
Yok değilse, günde 2000 mg.’lık antibiyotik yutarken... Mesela diziniz için... Boğazınızın şişmesi nedendir?
Hem de "geniş spektrumlu" yazarken üzerinde?
Geniş spektrum falan anlamam ben, nerenize niyet edip içiyorsanız bu mereti, oraya gidiyor!
*
Bilinen bir hikáyedir ama hepimizde var olan ve benim neredeyse "bütün kötülüklerin anası" olarak gördüğüm "çifte standart"ı öyle güzel anlatır ki...
Kadının biri, bir gün, uzun zamandır görüşmediği bir dostuna rastlamış. Laf lafı açmış, sıra kadının kızıyla oğlunun evliliklerine gelmiş.
"Kızım çok şanslı" demiş kadın... "Harika bir damadım var. Her sabah kahvaltıyı hazırlayıp yatağa getiriyor, kızımı kaldırmıyor. Masal gibi sürüyor evlilikleri."
"Oğlun peki?" demiş öteki.
"Ah! Hiç sorma! Bir tembel karısı var ki... Her sabah kahvaltıyı yatağa istiyor körolası!"
*
Yeryüzündeki en akılsız canlı, insan bana sorarsanız.
Bir şeyi deneye yanıla öğrenmekten bile aciz.
Dünyanın neresinde, kim birilerini öldüre öldüre itibar kazandı?
Yahut öldüre öldüre ne istiyorsa aldı?
Kim nereye vardı, hangi davayı kazandı?
Not: "Günahsız insanları öldüre öldüre" demedim. Özellikle. Çünkü o zaman insanların bir kısmının günahkár ve öldürülebilir olduğu sonucu çıkıyor sanki. Bu da hoşuma gitmiyor.
MIŞ MUŞ
Yalın "Çenesi düşük kadınları severim" demiş.İyi. Seçeneği bol.
2006’da Ordu’da yapılan fındık mitinginde Ergenekon’un parmağı olduğu iddia edilmiş.Dün pilavın dibi tuttu; Ergenekon’dan şüphe ediyorum!
Türk tipi türban dünyada yükselişteymiş.Biz Köşk’e çıkarmak suretiyle yükselteceğimiz kadar yükselttik, sıramızı savdık!
Yetişkin nüfusun yüzde 46’sı içki içiyormuş.Bir de başka yüzde 46’mız var biliyorsunuz. 46, 46’ya karşı!
Tayyip Erdoğan "Terörün ilacı tam demokrasi" demiş.Fakat ne yapacaksınız ki demokrasi bazı şahıslarda "kontrendike"dir.