GAZETENİN ara sayfasına sıkışmış şu küçücük haber manşetlikti benim için:
"Kalsiyum, kemiği güçlendirmiyor"
Buyurun, buradan yakın!
Dana önce de benzer yıkılmalar yaşadık gerçi... Mesela, ben ıspanakta demir olmadığını öğrendiğimde çok sarsılmıştım hakikaten. Adeta "annen senin gerçek annen değil" demişler gibi olmuştum.
Bu kalsiyum da ona denk bir sarsıntıya neden oldu.
Ne diyeyim...
O foşurdatıp foşurdatıp içtiğimiz tabletlerin, kemiğimize olmasa başka bir yerlerimize faydası olmuştur inşallah! Kimse "kevgir gibi, ağızdan aldık mesaneden attık" demesin, artık o kadarına dayanamam.
***
35 yıllık eşinden boşanmak üzere olan bir armatör beyefendi, arkadaşlarına demiş ki "Elektriğim bitti, artık evli bir adam olmak istemiyorum".
Fakat bu gerekçeyle ne yakınlarını ne de mahkemeyi ikna edebilir boşanmaya.
"Bu mudur?" der karısı...
Mahkeme başka nedenler ister...
İlla çok önemli şeyler olacak. Evliliğin temelini sarsacak şeyler. Kadının iffetsizliği, dayak, şiddetli geçimsizlik.
Fakat bunlar kadar önemli değil midir, "artık evli bir kadın ya da adam olmayı istememek"?
Hakkı yok mudur insanın, artık kimseye hiçbir konuda hesap vermeden yaşamak istemeye?
Armatörün bir de genç sevgilisi varmış. Belki de sırf racona uymak için edindi sevgiliyi, kim bilir...
***
Eski mankenlerden Emel Yıldırım Acar, 7 aydır hazırladığı, kendi çizdiği modellerin tanıtıldığı bir defileyle, bu defa modacı olarak adım attı moda dünyasına.
Görmüşsünüzdür gazetelerde... Kıyafetlerin hepsi çok hoş, çok şık. Yıldırım Mayruk’tan da tam not almış zaten kreasyon.
Buraya kadar sorun yok.
Fakat bizim gazetedeki haberde geçen bir cümle sizin de dikkatinizi çekti mi bilmiyorum.
"Modacı Yıldırım Mayruk’un bile ayakta alkışladığı defileden sonra davetliler birbirine ’Acaba yurtdışında başka bir modacıya mı çizdirdi’ diye sordu."
Sormuşlardır hakikaten.
Sorarız yani biz.
Ne ilk ne de sondur bu birinin yeteneğine, zekásına, birikimine "inanmama" hali.
Her başarının arkasında başka "başaran" ararız.
Her iş için gökten donanımlı birtakım yaratıklar indirilmiştir. O işleri onlar kotarabilirler ancak. Ötekiler ise sıradan insanlardır, ne zaman nerede öğrenmişlerdir ki bu işleri!
Aslında şunu demek isteriz: "Ay n’olur o olmasın bu başarının sahibi, dayanamam!"
MIŞ-MUŞ
Erkekler, kadınlardan zeki çıkmış.
Araştırma şirketine rüşvet vermiş olabilirler.
*
Cem Davran, "Karım aldatırsa döver kapıya koyarım" demiş.
Fakat gayet medeni biri olduğundan öldürme yok görüyorsunuz!