RÖPORTAJ yaptığım dönemde konuştuğum herkesi sevip de dönerdim. Kim olursa olsun... Son zamanlarda okuduğum bütün röportajlar aynı etkiyi yapar oldu. Kimse içini döken, seviveriyorum.
En son Nazlı Ilıcak’ı sevdim.
Hatta sevmekle kalmadım, hemen o anda gazeteyi elimden bırakıp kapısına gitmek, bunu ona söylemek istedim.
Gerçi mücadeleci yanını zaten takdir ediyordum. Senelerdir devamlı bir şeyleri savunur olmasını... Fakat neyi savunduğu da önemliydi benim için. Bu sebeple kendisine pek de yakınlık duyduğum söylenemezdi doğrusu.
Ama...
Biri "Ben de sevilmek istiyorum" dedi mi artık... Benim bittiğim andır. Düşmanım olsun isterse.
Karşımda belli ki yalnız bir kadın var. Ömrü boyunca birileri için parçalanmış ama o birileri bile yok yanında. Nereden baksanız acıklı bir durum.
Sahi bir zamanlar Demirel’le baba-kız gibiydiler... Ne zaman ne oldu da ipler koptu? Yazılmış çizilmiştir mutlaka ama atlamışım galiba. Ya da hatırlamıyorum.
Bir fikri savunurken bunu illa ki kişiler üzerinden yapmak mı acaba yanlış olan?
Kişilerle günün birinde ters düşmek kaçınılmaz bir durum çünkü. Sonra yeniden başka biri, başka biri... Ve yalnızlık.
En son, Tayyip Erdoğan listeye almayarak dışladı Nazlı Ilıcak’ı.
Ilıcak’ın "Haddinden fazla AKP’li" olmasından rahatsızlık duymuş olabilir mi?
"Koyu taraftar" olmak insanı kör, hoşgörüsüz, saldırgan, biraz hastalıklı ve sevimsiz biri haline getiriyor. İşin kötüsü savunduğunuz her kimse onu da sevimsiz yapıyorsunuz beraberinizde. Hatta mücadelesini verdiğiniz düşüncenin içini boşaltmış bile oluyorsunuz istemeden.
"Kaş yapayım derken göz çıkarma" durumu.
Ben bir hayvanseverim mesela. Sokak hayvanlarını doyurmak, tedavi ettirmek, korumak kollamakla geçiyor ömrüm. Fakat toplaşıp bağırıp çağıran, ona buna saldıran hayvanseverlerle bir araya gelmiyorum. Çünkü bunun hayvanlara bir faydası dokunmuyor. Hatta ikna etmek istediğiniz kişiler üzerinde ters etki yaratarak zarar vermiş oluyorsunuz dostlarınıza.
Bilmem anlatabildim mi?
Saldırgan bir temsilci istememiş olabilir Erdoğan da.
İtidalli insanların daha inandırıcı olduğunu Erdoğan da biliyordur elbet.
Belki de kendisinin birtakım hesaplarla çok açık seçik ifade etmediği şeyleri başka birinin ha bire ulu orta bağıra bağıra söylemesinden hazzetmemiştir.
Ne olursa olsun...
Değil mi ki "Tanısalar insanlar, sevebilirler beni" dedi Nazlı Ilıcak.
Bu benim için kan anonsu gibi bir şey. Hani aklınıza gelmez ya kan vereceğiniz kişinin dünya görüşünü falan sormak...
MIŞ-MUŞ
Diana ölmeseymiş İslam’ı seçecekmiş.Yine mi Diana? "Ölümsüzlük" dedikleri bu olmalı!
Uzmanlara göre her sevişme dünyanın hareketini hızlandırıyormuş.Bakmışsınız genelevlerin kapısında "Dünya İvme Merkezi" yazıyor.
Süt dişinden kök hücre elde edilmiş.Siz ne olur ne olmaz çocuğun kakalı bezlerini de saklayın!