BAZI okurlarım, kendi yazdıkları ya da beğendikleri birtakım yazıları gönderiyorlar, bu köşede yayımlanması dileğiyle...
Fakat yer vermiyorum.
Birincisi, aracı değil imalatçıyım ben.
İkincisi, hazıra konmuş olmak istemiyorum. Para veriyorlar ya bana, illa hak edeceğim.
Ama bugün kuralı bozuyorum. Feyzan Yüce Yiğit göndermiş aşağıda okuyacağınız yazıyı. Kendi satırları mı bilmiyorum, belirtmemiş.
Neyse...
Ben beğendim, umarım siz de beğenirsiniz.
‘Akşam annemle babam televizyon seyrediyorlardı. Annem ‘Geç oldu’ dedi, ‘Zaten yorgunum, ben yatıyorum’.
Kalktı, mutfağa gitti. Çerez-meyve tabaklarını çalkaladı, kaldırdı. Sabaha hazır olsun diye çaydanlığı doldurdu, demliğe çay koydu.
Şekerliğe baktı, dibinde az kalmış, üstüne ekledi. Kahvaltı için buzluktan ekmek çıkardı, akşam yemeği için çözülsün diye de eti aşağıya koydu.
Kahvaltı masasını hazırlamak için masanın üstündekileri topladı.
Telefonu şarja koydu, telefon defterini kapatıp yerine koydu.
Sonra çamaşır makinesinden ıslak çamaşırları çıkarıp astı ve makineyi tekrar doldurdu. Banyodaki çöp sepetini boşalttı. Islak bir havluyu kurusun diye duş perdesinin borusuna astı.
Bir gömlek ütüledi, kopuk düğmesini dikti.
Çiçekleri suladı. Esneyerek gerindi ve yatak odasının yolunu tuttu.
Çalışma masasının yanından geçerken durdu, öğretmene tezkere yazdı, okul gezisi için para sayıp ayırdı, eğildi, sandalyenin altına girmiş ders kitabını aldı, masanın üstüne koydu.
Kek tarifleri defterini çıkardı, arkadaşına söz verdiği tarifi bir káğıda yazdı, çantasına koydu.
Bakkaldan alınacakları not etti, notu da çantasına koydu. Sonra gitti. 3’ü bir arada temizleme losyonuyla yüzünü yıkadı, dişlerini fırçaladı. Gece kremini ve kırışık önleyici nemlendiricisini sürdü. Tırnaklarına baktı, törpüledi.
İçerden, ‘Sen yatmaya gitmemiş miydin’ diye seslenen babama, ‘Şimdi geliyorum’ deyip köpeğin su kabını doldurdu.
Kapıları pencereleri kontrol etti, holdeki lambayı yaktı.
Kardeşimin odasına gitti, oğlan uyumuş, lambasını söndürdü, bilgisayarını kapattı, gömleğini astı, yerdeki kirli çorapları sepete attı.
Bana geldi, ‘Hadi yat artık, biraz da yarın çalışırsın’ dedi.
Kendi odasına gitti, saati kurdu, ertesi gün giyeceklerini hazırladı. Altı maddelik acil işler listesine üç madde daha ekledi.
Kendi kendine iyi geceler diledi, hayallerinin gerçekleştiğini gözünün önüne getirdi.
İşte o sırada babam televizyonu kapattı, ortaya öylece bir ‘Ben yatıyorum’ dedi ve gitti yattı.
Sizce bu işte bir gariplik yok mu? Kadınların neden daha uzun yaşadığını merak etmiyor musunuz?
ÇÜNKÜ BİZİM YAPIMIZ UZUN ÇEKİŞLİ.
Ve işimizi bitirmeden öyle çabuk çabuk ölmeyiz!’
MIŞ-MUŞ
Kongre için İstanbul’a gelen mimarlar, ‘İstanbul’un kimliğini bozmayan binalar yapın’ demişler.
Ama önce kimlik konusunda bir karar vermemiz gerekiyor.
Gülben Ergen, ‘Selülitlerim iyi durumda’ demiş.
Yani ‘gelişip serpildiler’ mi demek istiyor, ben anlayamadım.
Enflasyon yüzde 5’in altına inmiş.
Bir yandan da piyasaların kötü olduğu söyleniyor; bu, ‘genç ölüp cesedin yakışıklı olması’ gibi bir şey galiba.