Kadın terk etmiyor

AŞKIN ömrünün üç yıl olduğunu...

Erkeğin Mars’tan, kadının Venüs’ten geldiğini...

Aldatma hadisesinin, erkeğe, doğanın bir lütfu olduğunu...

Kadınların da körle yata yata şaşı kalktığını...

Bunları iyice anladık öğrendik de, ilişkiyi kadın mı bitiriyor erkek mi daha ziyade?

Yüzde olarak hangisi önde?

Uykuda bile araştırmadan duramayanların bu hususta bir çalışmaları oldu da ben mi atladım acaba?

Misal, "Erkekler daha çok terk ediyor" diye bir cümle hatırlamıyorum.

Fakat benim yapmış olduğum araştırma neticesinde bu cümle çok rahat kurulabilir.

Hatta, "Sadece erkekler terk ediyor" bile diyebiliriz.

Bilmiyorum... Yanlışsa da araştırmalarımın yalancısıyım.

"Sevgilimi/kocamı/karımı geri döndür" diye büyücülerin kapısını aşındıranlar arasında kaç erkek vardır sorarım size?

Ya da "Bak bakalım dönecek mi?" diye akşama kadar önüne gelene kahve falı baktıran kaç erkek duydunuz?

Mahkemelere bir sorun... "Boşanmamakta direnenlerin ne kadarı erkek, ne kadarı kadındır?"

* * *

Yeni yetmelerin ilişkilerine bakmayın siz. O ilişkilerde kızların her biri birer kelebek misali. Kadınların ilişkiye zamkla yapışması durumu biraz daha ileri yaşlarda başlıyor.

Ve bitmiyor.

Halimiz "Ölmek var dönmek yok" şeklinde özetlenebilir.

İlişki yürümez, hatta kanserleşir... Kadın terk etmez!

Erkek aldatır... Kadın terk etmez!

Aslında erkekten hiç hoşnut değildir... Yine terk etmez!

Dayak yer, hakarete uğrar... Terk etmez!

Erkek açık açık "Bitti" der... Kadın terk etmez!

Nedir bu "sebatkárlığın" sebebi?

Bu bir türlü vazgeçememe...

Bittiğini bir türlü kabul edememe hali nedir?

Ha, "Anadolu kadını"ndan bahsetmiyorum elbet. Onlar konu dışı. Durumları özel onların.

Üç beş istisna dışında hepimiz dövüşmeyi, didişmeyi, kör topal sürdürmeyi tercih ediyoruz.

Erkekler halbuki...

Çoğu zaman ortada, yani görünürde bir şey yokken terk edip gidiyorlar.

Sıkıldıkları için mesela...

Kadın sıkılsa da bekliyor. Neyi beklediği belli değil.

En çok da "özgür kız"lar terk ediliyor. "Al sana özgürlük!" mü diyor erkek, nedir artık...

Bir kuytu meyhanede içip içip meyhaneciye dert yanan erkek, eski Türk filmlerinde kaldı. Şimdi meyhanelerde kadın kadına kafayı çeken gruplar var. Bakın bir, içlerinden en az ikisi o sıralar terk edilmiştir, onun muhasebesi yapılıyordur mutlaka.

* * *

Kadında adaptasyon sorunu mu vardır nedir... Ayrılığa adapte olamıyor. Veya yeni birine.

Ya da "bıçağın kemiğe dayanması" eşiği yüksek kadının.

Her neyse... Kadın terk etmiyor. Ve de "terk edilemiyor".

Fakat kabahat yine erkekte. İçlerinden "adam gibi adam" çıkarmakta hasis davrandıklarından, kadın yenisinin nasıl olacağını az çok tahmin ediyor, elindekiyle idare etmenin yollarını arıyor.

MIŞ-MUŞ

Rahşan Ecevit, "Bülent’i ailemizin mezarlığına taşıyacağım" demiş.Bazı durumlar vardır, ölüm bile kurtuluş değildir. Ancak karşı taraf da Hakk’ın rahmetine kavuşacak ki...

Türkán Şoray’ın kızı ile Tansu Çiller’in oğlu nişanlanıyormuş.İki efsane kadın. Fakat biri, bir ara "fena halde gerçek" idi.
Yazarın Tüm Yazıları