O geçerken biz seyrettik haliyle. Onu, bizimkileri; giydiklerini çıkardıklarını, yediklerini içtiklerini, oturup kalkmalarını...
Neler gördük, kendi hesabıma şöyle sıralayabilirim:
Güzelliğiyle anılacak kadar güzel olmayan kadınlar (nezaketimden "çirkin" dememek için kıvrandığımın farkındasınızdır) yaşlandıkça güzelleşiyor.
Böyle bir tezim var benim ve son olarak Kraliçe’yle bunu bilmem kaçıncı defa teyit etme imkánı buldum.
Geçen gün de yazdım, biz renkten "korkuyoruz". İki kere iki dört!
Gerçi "korkunun üstüne gitme" gayretimiz yok değil. Hayrünnisa Gül, Köşk’teki davette "pembe" giydi nitekim.
Fakat nasıl pembe?
Güneşte kalmış, solmuş!
Zaten rengin resmi adı "gül kurusu"
Gülün kurumamışı ise Boğaz’ı gezerken Kraliçe’nin üstündeydi. 82 yaşındaki Kraliçe’nin.
* * *
Basın kadın seviyor.
Genç, yaşlı, güzel, çirkin... Kadın olsun!
Bilmiyorum Kraliçe’nin eşinin fotoğrafını göreniniz oldu mu.
"Ama esas ziyaretçi Kraliçe’ydi" diyeceksiniz.
Tamam da Azerbaycan’ın Aliyev’i geldiği zaman kim oluyor "esas ziyaretçi"?
Şöyle söyleyeyim. Aliyev’in yüzü gözümde yok fakat tek düğmeli beyaz tayyörüyle güzel bacaklı eşi mıh gibi aklımda!
* * *
Hayrünnisa Gül’ün gül kurusu türbanı çok sıkı tutulmuştu. Öyle ki kenarlarından yanaklar ve gıdı fışkırıyordu adeta.
Modacısına duyurulur.
Zaten tombiş olan ve türban marifetiyle öne doğru itelenmek suretiyle daha da tombikleşen yanaklar bir de fazlaca allıklanarak iki adet elmaya dönüştürülmüş, böylece Cumhurbaşkanımızın eşi "temiz hava bol gıdadan fazlaca nasibini almış köylü kızı"na benzemişti.
Makyözüne duyurulur.
* * *
Kraliçe’nin gemide verdiği davette Gül’ü kendisine siper ederek (ama hepimiz gördüğümüze göre edemeyerek) rujunu tazelemesi... Şöyle söyleyeyim, biz sıradan kadınlar, salaş bir lokantada bile yapmayız bunu.
* * *
Son olarak Allah Kraliçe’den razı olsun!
82 yaşında olup adeta "fink atması"nı ondan daha genç olup, pencerenin önünü adeta "ebedi istirahatgah"a çevirmek için direnen anneme emsal gösteriyoruz.
Sonuç, sokaktan içeri girmez olduk.
MIŞ-MUŞ
Verilere göre Türk kadını çalışma hayatından çekiliyormuş.
"Yarın ne giyicem" sorunsalıyla başa çıkamadılar demek.
Çin’de "deprem olmayacak" diyen uzmanlar da enkaz altında kalmış.
Sınırları tutun, Şener Üşümezsoy kaçmasın!
İtalya Başbakanı Berlusconi iki kadın vekile çapkın mesajlar yollamış.
Sarkozy’yle ikisi Akdenizli olmanın hakkını veriyorlar, bizimkiler ise adeta Sibiryalı!