Şöyle: Eşinizle didişmeye devam edecek, bunun iyi bir şey olduğu hususunda kendinize telkinde bulunacaksınız. Hepsi bu.
Ki hakikaten karşı cinsle didişmek dünyanın en zevkli işidir.
İnsanın hayatında birinin olması öyle büyük konfordur ki...Sokaktan kızgın, yorgun geldiniz, hırsınızı kimden alacaksınız? Ondan tabii.
Bağırın, çağırın, küfür edin, hatta dövüşün!
Oh! Rahatlayın.
Ona yaptıklarınızı başka kimseye yapamazsınız. Ne ananıza babanıza, ne kardeşinize, ne arkadaşınıza...Bakmazlar bir daha yüzünüze.
Ama o öyle mi, facianın akabinde aynı yatağa girip uyuyabilirsiniz. Hatta uyumadan önce büyük bir barışma merasimi yaşamanız işten değildir.
Sonra, kıskanmak, kıskanılmak, izlemek, izlenilmek, basmak, basılmak, aldatmak, aldatılmak...Bunlar vücuttaki bir takım salgıları artırır ki çok faydalıdır.
Gerçi tam olarak bilmiyorum bu salgıların ne işe yaradığını ama adrenalin falan deniliyor habire...İyi bir şey olduğu kanaati oluşmuş bende. Yani öyle kolesterol yükselmesi gibi zararlı olmadığını biliyorum en azından.
Esas, yolunda giden heyecansız ilişkilerin sağlığa zararı vardır. Tamam, ülser olmazsınız ama daha beteri hayatınız son bulabilir. Zira içinde aksiyon olmayan ilişki insanı intihara sürükleyebilir.
İskandinav ülkelerinde intihar olayı neden yüksek?
Heyecansızlıktan. Hormonlar insan normallerinin altında seyrediyor.
Biz millet olarak bu açıdan şanslıyız.
Yolunda giden bir işimiz olmadığından...E, koyun üstüne aşk meşk meselelerini de! Bizi ancak ecel götürebilir.