Kadın

HANİ aşağılandıkları iddiasıyla dizi filmlerden şikáyetçi olan meslek odaları çıkıyor bazen...

Kimse kabul etmiyor hani aralarından kötülerin de çıkabileceğini... Sorunun meslekler değil kişiler olduğunu...

Fakat ben de yapacağım şimdi aynı şeyi.

Bir kadın olarak dizi filmlerde kadınların aşağılandığını ileri süreceğim.

Bilmiyorum dikkatinizi çekiyor mu, her dizide, kadınların yarısı entrikacı.

Genç, yaşlı, her konumda kadın...

Ve bir yığın yalan, dolan, hile, şu bu.

"İnsanlar bir şekilde birbirine girecek ki dizinin namı yürüsün" diyeceksiniz.

Tamam da erkekler çevirsin entrikayı biraz da!

Ama "entrika" deyince senaristlerin aklına "kadın" geliyor demek.

Bir yandan da gerçek payı yok değil.

Yani pek de iftiraya uğramış sayılmayız.

Fakat bu işlerin biraz da zeká ve yetenek işi olduğunu ileri sürmek suretiyle bir nevi yüz kızartıcı bu durumdan puan almış olarak çıkabiliriz!

* * *

Gelelim filmlerdeki kadın kadrosunun öteki yarısına.

Onların durumunun da pek övünülecek bir yanı yok. Filmine göre Kül Kedisi’yle Pamuk Prenses arasında gidip geliyorlar. Bir türlü silkelenemeyen, ezilen büzülen, gözü yaşlı kadınlar...

"Bu mudur kadın?" diye sorası geliyor insanın.

Fakat bir karşı soruyla karşılaşmaktan da korkmuyor değilim.

"Peki şu mudur kadın?"

Mesela...

"Tek amacı ’bir giydiğini bir daha giymemek’ olanlar."

"Gerdirdikçe birbirine benzeyenler."

"20 senedir kocasından dayak yiyip susanlar."

"TV stüdyolarını mesken edinenler."

"Erkek arkadaşıyla görüntülenince koltuğun altına saklananlar."

"Mütemadiyen göbek atanlar."

Doğru.

Televizyonun düğmesine basıyoruz, bunlar...

Gazeteyi açıyoruz, bunlar...

Başımızı kaldırıyoruz, bunlar.

Yok, mümkünse kadın bu da olmasın!

Ne olsun peki?

"Olgun, sade, hazımlı, güvenilir, sevgili, seviyeli, sakin, hırssız, hoşgörülü, görgülü, bilgili, komplekssiz, nerede ne diyeceğini, nerede ne giyeceğini bilen vs." demiyoruz elbet.

Bunun arkasından "Siparişi ne zaman teslim alabilirim?" diye sormak da lazım çünkü. Hem böyle birinin, kadın erkek fark etmez, pek de tatsız olacağı kanaatindeyim.

Fakat habire gözümüze sokulanlar daima "çok arızalı" tipler olunca zamanla insan yoruluyor mudur nedir, "Elime bir mum alıp arayışa mı girsem" ya da "Ruhların detoksu mümkün müdür" gibi şeyler düşünmeden edemiyor.

Devir bizi de mi bozdu nedir...

Eğer öyleyse bile "En son biz bozulduk".

Hiç olmazsa yani...

Ne diyeyim...

MIŞ-MUŞ

Selami Şahin, eşini dövdüğü iddiasına "Sadece saçını çektim" diye cevap vermiş.


Kan akmadıysa sayılmaz!

Baykal, yakın çevresine "Orduya karşı darbeyi ilan edip önledik" diyormuş.

Daha ne yapsın adamcağız!

Financial Times, "Türkiye yorgun görünüyor" demiş.

Sanem Çelik yordu bizi!
Yazarın Tüm Yazıları