Önce incecik olmalıyım.Yağdan eser olmamalı vücudumda.
Karnım dümdüz...Kolum bacağım sımsıkı...Üstüm başım, yani spor ayakkabılarım, eşofmanım, şortum, mayom, taytım, kısaca ne giymem gerekiyorsa hepsi en son moda, yepyeni ve marka olmalı.Birer tane yetmez elbet.Mümkünse bir giydiğimi üç ay sonra giyecek kadar stoklamış olmalıyım her birinden.Saçlarım bakımlı olmalı.Fönlü falan.Manikürüm pedikürüm yapılmış...En son parfümümü de sıkmış olarak...Artık bir spor salonunun yolunu tutabilirim.Ne o? Çok mu tuhaf?Yoksa siz spor salonuna vücudunuzu forma sokmak için mi gidiyorsunuz?Çok çağdışı kalmışsınız! Spor salonları artık sosyalleşmeye gidiyor.Belki de bu nedenden, evde televizyon seyrederken giydiğiniz, diz yeri yapmış eşofmanınızla ayrık otu gibi kalabilirsiniz oralarda.Hadi eşofmandan falan vazgeçtim, sahiden incecik olacaksınız. Sımsıkı, taş gibi.Sağınızdaki, solunuzdaki öyle çünkü.Dersine çalışmamış çocuk gibi mahcup olabilirsiniz onların arasında.O salonda spor yapa yapa o hale geldiklerini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İlk gün de aynıydılar onlar.Hatta ben kayıt memuru olsam "’Barfiks çubuğu’ kadrosu için mi geldiniz?" diye sorardım kendilerine.Uzatmayayım, günümüz spor salonlarının müdavimi olabilmek için, önce evinizde birkaç ay çalışmak suretiyle form tutacaksınız. Hani ziyafete karnınızı doyurup gitmek gibi bir nevi.Ya da yine bu söz konusu spor salonu sakinlerinin yaz tatiline çıkmadan önce solaryumda iyice bir bronzlaşmaları gibi.Veya anacığımın temizlik gününden önce, kadına ayıp olmasın diye, evi dip köşe temizlemesi gibi.