Türkiye çalkalandı adeta. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın eşi, bir yolculuk sırasında mola yerinde, aralarında eşinin de bulunduğu erkeklerle oturmayıp ayrı bir masada yemek yedi diye.
Ben bu olaydan ziyade kendimize şaşıyorum.
Ne bekliyorduk kuzum?
Yedi sülalesi kahverengi gözlü kocadan mavi gözlü çocuk doğurmayı mı?
Kimse bizi kandırmadı ki!
Kimliğini saklamadı ki!
Çağdaş-laik görüntüler umuyorduk öyle mi?
Ha, siz oy verirken, huyunu suyunu pek de beğenmediği adamla ‘Nasıl olsa değiştiririm ben onu’ diye evlenen kadınlar gibi mi düşündünüz?
Kimse değişmez!
Lahananın fasulyeye dönüştüğü nerede görülmüş?
*
Sonra bu fotoğraf başka olup biten şeylerin yanında pek de öyle büyütülecek bir şey değil.
Yani ‘memleketin bu iktidar yüzünden geldiği nokta açısından’ demek istiyorum.
Bu durum zaten ezelden beri var olan bir durum. Türkiye’nin erkek toplumu olmasıyla ilgili.
Yani AKP’den önce de böyleydi, kimbilir daha ne kadar böyle olacak.
Kadının yeri hep aynı. Başının açık ya da kapalı olması o yeri pek değiştirmiyor.
Öyle bakan eşlerinin erkeklerle aynı masada yemek yemesiyle falan da düzelecek gibi değil. Daha önceki hükümetler zamanında beraber oturuyorlar diye Türkiye’de kadının yeri pek mi farklıydı?
Beraber oturup yemek yemeleriyle zevahir kurtulmuş oluyor ancak.
*
Kendimizi bir tuttuğumuz İngiltere’de Fransa’da, sırf erkeklerin doluştuğu, içeri bir vesileyle yolu düşen kadının bakışlarla neredeyse tecavüze uğradığı kahveler var mıdır mesela?
Kenar mahallelerden bahsetmiyorum. İstanbul’un göbeğinde var bunlardan.
Hadi bunları geçelim. Pek sosyetik mekánlara gelelim. İşadamlarının bolca bulunduğu birtakım yerlere... Bir erkeğin yanında karısını göremezsiniz. Ha, kadın vardır masada, o ayrı. Ama eşler evdedir.
*
Ev toplantılarında bile kadınlarla erkekler ayrı oturur, bilmez misiniz?
Öyle haremlik selámlık olmasa da...
Ve kadınların tercihidir bu.
Erkeklerin sohbeti mahalle sınırlarını aşar zira. Memleketin olmasa tuttukları takımın ahvalinden konuşurlar hiç olmazsa. Bu da kadın kısmını açmaz. Onlar dedikodu yapacaklardır, onun için ayrılıverirler bir köşeye.
Bakan’ın eşi Semiha Yıldırım da ‘Ayrı oturmak benim tercihimdi’ dedi nitekim.
Doğrudur.
Altında hiç öyle derin manalar aramayın.
‘Aman çekemem şimdi bunların memleket meselelerini!’ demiş, gidip yandaki masaya oturmuştur.
Uzun lafın kısası...
Bu iktidarla denk düşüyoruz aslında.
O fotoğraf pek de yabancı değil bize.
Siz gazetelerde gördüğünüz gibi bellemeyin ‘kadın’ı. Gazetelerde hep uç noktada olanlar yer alıyor; Güler Sabancı’lar, Türkán Saylan’lar...
Onlar çoğunluğu temsil etmiyorlar maalesef. Ama bir gün olur inşallah!
*
Esas mesele...
Fotoğrafı çekilmeyen başka bir sürü şey olup bitiyor. Fakat birkaç kişinin dışında yazıp çizen yok.
Demek aymamız için illa fotoğraf gerekiyor.
Görmeyince ‘görmüyoruz.’
MIŞ-MUŞ
Rahmi Koç ‘Sakıp Sabancı’yı çok özlüyorum’ demiş.
Allah kavuşturmasın!
Aşkın ömrü bir yılmış.Ooo... Bazıları için geçmek bilmez!
Baykal ‘Zenci ‘alt kimlik’, peki sarışın ne oluyor?’ demiş.
Alt-üst böreği.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ‘Kamuda alkol satılmaz’ demiş.