AYNI zamanda seyircim de olan bir okurum soruyor mektubunda...
"Ses sanatçılarının, mankenlerin, yaşadıkları, kimlerle beraber oldukları, beraber oldukları kişilerin neden kendilerini aldattığı, şu an içinde bulunduğumuz şartlarda, herkes iş ve para peşindeyken kimi ilgilendiriyor acaba?"
Cevap veriyorum...
Sizi!
Herhalde yani.
Mektubunuzdan bizim Dobra Dobra’yı bir gün bile kaçırmadığınız belli oluyor zira.
Yoksa kimse "mastürbasyon" için ekranda değil.
Nerede öyle lüks...
Hiçbir TV kanalı kimseye öyle bir imkán tanımaz.
Kısaca "Bizi sizler var ettiniz!" diyebiliriz.
* * *
Mektup tam benim sevdiğim cinsten...
Her satırı cevap istiyor...
"Mümbit" denilebilir yani.
"Siz ki ünlü bir gazetecinin kızı ve Hürriyet Gazetesi köşe yazarısınız... Kaptan Custo gibi belgesel konular hazırlayıp sunsanız daha iyi olmaz mı?"
Tabii olur!
Zaten ben de ne zamandır farkındayım, seyircinin istediği tam da budur!
Özellikle kadınlar, sabah saatlerinde denizin dibi için yanıp tutuşmaktadırlar!
O kadar ki heyecandan seyredemeyebilirler!
Hani fazla sevinç kalbe iyi gelmez ya...
Olsun! Seyredemesinler.
Samimi olur program. Bir siz, bir de ben. Biz bize. Hatta bazen siz bile olmayabilirsiniz sevgili izleyicim. O sırada başka bir kanalda bir sabah programını takip ediyor olacağınızdan...
Sizinkisi tabii sırf eleştirebilmek için, yoksa meraklısı olduğunuzdan değil, onu biliyoruz!
* * *
Devam edelim...
"Erkekleri yerden yere vuruyorsunuz. Peki tüm erkeklerin aynı olduğu görüşüne nasıl varıyorsunuz?
Ben mesela... Eşimi hiç aldatmadım. Yeri geldi kendimi onun yerine koydum. Her türlü desteği verdim. Üniversiteyi bitirmesine bile yardımcı oldum."
İnsanın yüreğine su serpiliyor hakikaten!
Allah herkese beyefendi gibi bir koca nasip etsin!
Fakat hiçbir erkeğe, beyefendinin karısı gibi kadın vermesin!
Neden derseniz, eşi, beyefendiyi 10 sene önce terk edip gitmiş. Uzun uzun anlatıyor yaşadıklarını.
Kadir kıymet bilmez kadın n’olucak! Fakat beyefendi, fıkra kahramanı gibi vallahi.
Şimdi ben de kendisine, "Sizin yaşadıklarınız, şu içinde bulunduğumuz şartlarda acaba kimi ilgilendirir?" diye sorsam...
Ama sormam.
Bilirim, çünkü bu topraklarda pek az insanın dediğiyle yaptığı birbirini tutar.
MIŞ-MUŞ
Gazeteciler "yıpranma payı" hakkı için Meclis’e gitmişler.
Kimse kusura bakmasın ama gazetecilerin "yıpratma payı" da az değil.
Amerikalılar, dış görünüşün yanı sıra iç güzelliğine de önem veriyorlarmış.
Darısı Türklerin başına.
Tayland’da gelecek ay yapılacak seçim öncesinde adaylardan birinin halka Viagra dağıttığı iddia edilmiş.
Bizim seçmende ters tepebilir bu... Kimse erkekliğimize laf edemez!