İlaç fazlanız ilaç olsun!

ARTIK tek bir dolap ya da çekmece yetmiyor. Duvarlara raflar yaptırayım, dizeyim diyorum hepsini... Bakarsınız Oda’ya da başvururum... Nöbet günü falan yazsınlar bana.

İlaçlardan bahsediyorum. Artan ilaçlardan.

Resmen kuşatılmış vaziyetteyim.

Ağrı kesiciler... Bağırsakta çözüleni, suda eriyeni, mide deleni...

Vitaminler... Kimden ne duyduysam aldığım, sonra yine birinden bir şey duyup içmekten vazgeçtiğim...

Jeller, pomatlar, merhemler...

Antibiyotikler, antibiyotikler, antibiyotikler...

Gaz gidericiler, spazm çözücüler, adale gevşeticiler, asit gidericiler, sinir yatıştırıcılar...

Koyun bunların yanına kuru, ıslak mendilleri... Makyaj malzemelerini... Şampuanları, kremleri... Ojeyi, asetonu... Kolonyayı... Cımbızı, törpüyü... Diş ipini, ağız spreyini... Pamuğu... Terliği, gözlüğü vs.’yi... Hakikaten evde gizli bir eczane var.

***

Bazen albüm bakar gibi bakıyorum...

‘Şu, geçen seneki karda düşüp ayağımı burktuğum günlerden kalma...’

‘Bu kaşındığım günlerden...’

‘A, evvelki sene bademciklerimden üç gün konuşamamıştım hani!’

Bazen de temizliğe oturuyorum...

Durduğum yerde pastil emdiğim çok olmuştur böyle zamanlarda... Bakmışımdır son kullanma tarihine 15 gün kalmış; anaların atılmasın diye çocuğunun tabağını sıyırdığı gibi emmişimdir kalan pastilleri...

Elimde bir ay ömrü kalmış geniş spektrumlu antibiyotik var mesela bugünlerde. Yok o kadar da bilinçsiz değilim, yutmayacağım fakat bir yerlerim iltihaplansın diye beklemiyor da değilim.

Hayır, milli servet boşa gitsin istemiyorum, onun için...

Fakat tık yok. Şimdi tam son kullanma tarihi geçer, bakarsınız idrar yollarımda bir yanma... İnadına.

***

Yukarıdaki satırları ‘Ne olacak bu artan ilaçlar meselesi? Hükümetimiz uyuyor mu? Taneyle satılsa olmaz mı şunlar?’ şeklinde bağlamak üzere tasarlamıştım. Fakat kısmette başka türlü bağlamak varmış.

Bakın şöyle:

Haftanın birkaç günü ‘Davetsiz Misafir’in çekimleri için Beykoz’a gidiyorum. Geçen gün bir pano ilişti gözüme.

‘İlaç Fazlanız İlaç Olsun’ yazıyordu panoda.

Yani tesadüfün güzeli olursa bu kadar olur.

Beykoz Belediyesi’yle Göksu Rotary beraber olmuşlar fazla ilaçlarınızı alıp ihtiyacı olanlara dağıtıyorlar. Bunun için 0.216 413 76 00’a telefon etmeniz yeterli.

Ne iyi di mi?

Bilmem, bana iyi geldi.

Fakat bu münferit bir çözüm tabii. Hem de geçicidir herhalde. Yani yazıyı yine ‘Taneyle satılsa olmaz mı şu ilaçlar?’ diye bağlayabilirim.

MIŞ-MUŞ

100 yaşına, kuvvetli aile bağları, iman ve az yemekle varılabilirmiş.

100 yaşına güle oynaya, yiye içe de varılıyor; ailecek toplanıp yoğurt yiyerek dini sohbetler yapmak suretiyle ömür sürmenin mükafaatı daha çok olmalı.

*

Kişi yalan söylediğinde mide istemsiz olarak kasılıyor ve kişiyi ele veriyormuş.

Bundan böyle ‘Yemin etsem başım ağrımaz’ yerine ‘Yemin etsem midem kasılmaz’ diyeceksiniz.
Yazarın Tüm Yazıları