Fakat ’’Durur içerisinde’’ diyemeyeceğim.İçinde tutan pek az.Bilgisayarın başına geçip anlatıyorlar.Gelen mail'leri görseniz...Fakat dert dediysem hakiki dert değil. ’’Dert edinmek’’ daha ziyade. Bu durum tam tersine dertsizlikten geliyor galiba biraz da. Ortada sahici dert olmayınca... Misal komşunun paspasının eğri durması dert edilebiliyor.Edilsin. Bir diyeceğimiz yok.Yok da...Kabak bizim başımıza patlıyor. Yani gazetede köşesi olanların.Bizim de aynı hususta dertlenmemizi istiyorlar.Hangi konuya değinirseniz değinin tatmin olmuyorlar. Komşunun paspası öyle eğri dururken...Duyarsızlıkla bile suçlanabilirsiniz.Bakmışsınız teessüflerini bildiriyorlar...’’Aşk olsun! Onca sorun dururken...’’Nedir sorun?Komşunun paspası!Yazdık diyelim komşunun paspasını...Fakat bu defa falanca beyin meselesi ne olacak?Patronunun ona çok iş yığması meselesi?Bütün Türkiye bunu da duymalı!Önemli mevzu!Ya bilmemkim hanımın ayakkabısının kırılan topuğu?Bozuk yollardan girip, çürük topuklardan çıkmalıyız!Herkesin bir derdi var.Ve herkesin ağzında aynı şarkı...’’Senin derdin dert midir, benim derdim yanında/ Kimselerde gördün mü böyle dert hayatında’’’’Gördüm’’ derseniz sizden kötüsü yok.İllaki ’’Hakikaten yani dert olursa bu kadar olur’’ diyeceksiniz.Aman razıyım ben... Kimsenin sahici derdi olmasın da.Ha, bu dert edinme huyumuzu kullananlarda yok değil. Hükümetler yapıyor bazen. Bir suni dert atıyorlar önümüze, biz onunla uğraşırken bakıyorsunuz bu tarafta bir halt karıştırıyorlar.Az yaşamadık.