SANAT dünyasında, ustalaşırken bir yandan da insan olarak sadeleşen, sakinleşen birini bulmak çok zordur. Bırakın sanatçıları, sıradan kişilerin arasından da zor çıkar.
Şener Şen bunu başaran az sayıda insandan biridir.
Nereden aklıma geldi şimdi Şener Şen?
Elele’nin bu ayki sayısında kendisiyle yapılan bir röportaj var...
Fakat Şener Şen’seniz eğer bir tehlikesi yoktur elbet. Hatta bir cümlenizle, okuyanda, size selam ve sevgilerini yollama isteği uyandırabilirsiniz. Tıpkı şu anda bana olduğu gibi.
"Nelere şaşkınlık, sevinç duyarsınız?" diye sormuşlar Şener Şen’e.
"Siz benim için kaygılandınız galiba biraz" demiş.
Bittim buna.
Herkes "durulma"yı anlamaz sevgili Şener Şen!
Özellikle gençler... Anlasalar da "ununu elemek" olarak anlarlar. Onlar telaş içindeler henüz. Kim bilir nasıl bir yüz ifadesiyle, hangi "anlayamayan" bakışla sordu ki soran, Şener Şen o cevabı verdi.
Hoş sahiden...
Bir kısa soru, bir kısa cevap... Ama üstüne kitap yazılabilir bana göre.
Bir de kadın-erkek ilişkisiyle ilgili yorumu ilgimi çekti Şener Şen’in.
"İlk anlarda her iki tarafın da sakladıkları oluyor. Kendiniz de bilmiyorsunuz, olaylar karşısında yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Hálá kişiliğimde bilmediğim şeyler vardır benim, ancak onu ortaya çıkaracak bir olay olduğu zaman, ben de farkına varabiliyorum. E, hayat bitmiyor, ölene kadar araştırma, görme... Zaman geçtikçe ortaya dökülenler, artılar, eksiler... Son toplamda uyum devam ediyorsa ediyor, etmiyorsa bitiyor" diyor.
Ne doğru!
Çoğumuz hálá karşımızdakini didikliyoruz sadece. Kendimiz de varız işin içinde oysa, bunu atlıyoruz. Atlamasak bile "değişmez" sayıyoruz kendimizi. Sabit, statik...
Ne diyeyim... "İyi ki varsın Şener Şen" diyeceğim ama, bu lafın da içi boşaldı. Neyse o anlamıştır ne demek istediğimi.
Yüz bulmak
UÇAK kazasında hayatını kaybeden hostes Mümine Bulut’un cenaze töreninde, imam, yakalara iğnelenen fotoğrafları çıkarttırdı.
Sonra yine aynı kazada kaybettiğimiz Prof. Dr. Engin Arık’ın cenaze töreninde bir başka imam, Arık’ın tabuta dayalı çerçeveli fotoğrafını ters çevirdi.
Arkası gelir artık... Çorap söküğü gibi.
Biri işaret veriyor sanki. Bir orkestra şefi. Hop, kemanlar giriyor! Bir işaret daha... Nefesli sazlar devrede!
Bugün fotoğraflar ters çevriliyor, yarın bir işaretle kim bilir ne.
Bunlar münferit olaylardır belki ama bir de "yüz bulmak" diye bir şey var. Olan budur galiba.
MIŞ-MUŞ
Isparta’ya inerken düşen ve 57 kişiye mezar olan Atlasjet uçağıyla ilgili ön rapor açıklanmış:
Uçaktan kuleye bildirilen anormal bir durum yok.
Motorlar uçak çarpana kadar çalışmış.
İniş takımları açık.
Sabotaj yok.
Hava şartları çok uygun.
Isparta’da ILS bulunmamasının bu kazayla bir ilgisi yok.
"Pilot kestirmeden gitti" diye bir durum söz konusu değil.
"Yolcuların cep telefonu açıktı. Bu da uçağın göstergelerini bozdu" iddiası doğru değil.