Hayat hafızasız

İnsan güneş misali...

Her sabah yeniden doğmak durumunda.

Yeniden çalışmak, yeniden üretmek, sevdiğini yeniden ispat etmek, iyi olduğunu herkese yeniden göstermek, yeniden güzel görünmek, yeniden vatanı sevmek, yeniden dürüst olmak zorunda.

Bütün bunları dün, önceki gün, daha önceki gün, 20, 30, 40, 50 yıldır yapıyor olması hiç önemli değil.

Hayat hafızasız.

Yüreğinize su serpilsin ister misiniz?

Buyurun o halde!

Siyaset bilimcisi Cemil Oktay, Taraf’ta Neşe Düzel’e ne demiş bakın:

"Toplum ahtapot gibi hareket eder. Ahtapot gibi kolları sağa sola, öne arkaya doğru gider ve belirli şekilde de yol alır."

Yani "muhafazakárlaşma"ya fazla takılmayacaksınız. Toplum modernleşme yolunda ilerlerken muhafazakár değerleri kullanıyormuş sadece. Olan buymuş.

Böyle şeyler duymaya ihtiyacımız var, iyi geldi doğrusu.

Uzaktan gördüğünüz, hiç tanışmadığınız birini sevdiğiniz olur mu sizin de?

"Müziğini, oyununu, şiirini sevdiğiniz sanatçıya hayranlık duymak" değil dediğim... Bunun da etkisi vardır elbet, ama benimki daha çok aileden birini sevmek gibi bir şey.

Zaman zaman kanım ısınır birilerine... Bennu Yıldırımlar onlardan biri mesela. Hani Yaprak Dökümü’nün Fikret’i.

Irak deyince aklıma, içinden dumanlar yükselen yanmış, yıkılmış binalar gelmese de artık, buna yakın bir fotoğraf var kafamda.

Daha doğrusu işgalin, temel ihtiyaçlar dışında hayatı durdurduğu kanısı...

Ne ahmakça düşünceymiş meğer!

Kültür Bakanlığı’nın açtığı ve 307 tasarımcı ve terzinin çalıştığı atölyede geleneksel antik Mezopotamya giysileri yeniden hayat buluyormuş Irak’ta.

Şartlar ne olursa olsun hayat hiçbir alanda durmuyor demek. Ne güzel!

Herkes gibi ben de savaşırken ölen gençlere üzülüyorum. Dünyanın neresinde, hangi milletten olurlarsa olsunlar.

Fakat bir inanç uğruna değil de sırf mecbur olduğu için savaşan ve ölenlerin durumu daha da yürek paralayıcı galiba.

Düşünsenize... Ölümü hiç düşünmüyor... Bütün planlarını yaşamak üzerine kurmuş... Yeni evlenmiş... Çocuğu olmuş...

Ölümü kimse düşünmez elbet ama "göze almak" vardır en azından. Gönüllüdür insan savaşmaya. Yani savaşmayı seçmiştir bir şekilde. Bir şeyler uğruna. Ama öteki... Sırf sırası geldiği için, sadece görev icabı, öyle pat diye...

"Kuzey Irak bizim için BBG evi gibi"

Asker bizim askerimiz elbet.

Uzaydan gelmedi.

Fransa’dan ithal de değil.

Elbet "dil"imiz de bir olacak.

Nedir bizim dilimiz?

Magazince!

Bazen televizyon programıyla bu köşeyi bağdaştıramayanlar çıkıyor...

Şöyle söyleyeyim... Hemşiresiniz diyelim, serum da takar lavman da yaparsınız di mi?

Siz de bir teorisyensiniz!

Eğer şu hayatta bir sevgiliniz varsa, en az bir adet komplo teoriniz vardır mutlaka!

Ve sonunda gerçekler değil bu teoriler bitirir ilişkinizi.

MIŞ MUŞ

İnsanoğlu fiziksel kapasitesinin yüzde 99’unu kullandığı için 2060’tan sonra sporda dünya rekoru kırılmayacakmış.

Bizimkiler o kapasiteyi kullanalı epey oldu.

Manken Nilay Dorsa "2008’de aşk istiyorum" demiş.

Noel Baba’ya haber verin!

Ankara’da bir adam internette chat yapan eşini öldürmüş.

Teknoloji bütün dünyada hayırlara vesile oldu, biz hariç!
Yazarın Tüm Yazıları