AİLECEK hepimizde var olan şeyin bir hastalık olduğunu öğrendim sonunda... Gerçi ‘hastalık hastası’ olduğumuzu biliyordum da böyle halk arasındaki söyleniş biçimiyle ifade edilince gerçek bir hastalık değilmiş gibi duruyordu.
Tıpkı kafelerde falan olduğu gibi hastalıkların da isimleri yabancı dilde olunca daha bir ‘ağırlık’ kazanıyor.
‘Somatizasyon bozukluğu.’
Buymuş bizim hastalığın adı. Pazar günkü Hürriyet’te Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın açıklamaları vardı.
Her gün vücudumuzun bir yerinde bir bozukluk ararken... Hakikaten bir bozukluk varmış meğer. Ama o baktığımız yerlerde değil, beyinde.
Fakat ‘hastalık yoktur, hasta vardır’ derler... Bu herhalde her hastalığın her bünyede ayrı seyrettiği anlamına geliyor ki doğrudur.
Mesela, ‘somatizasyon bozukluğu’nun ilk yarısı bize uysa da ikinci yarıda yollarımız ayrılıyor.
‘Parmağı uyuşsa felç geçiriyorum zanneder, doktora gider’ diyor Tarhan... Zannetme bölümü tamam; fakat doktora gitme ı-ıh...
‘En kötü’yü kendimize kolayca yakıştırıyoruz ancak bunu bir yetkiliden duymaya asla razı değiliz. Sapasağlam olduğumuza dair bir kenarda yaşattığımız umudu korumak için belki...
Belki de huyumuzu biliyoruz. Hastalığı abarttığımızı, hatta hiç yokken uydurduğumuzu... ‘Şimdi doktor bizi bilmez, şikáyetlerimizi ciddiye alır, hiç yoktan testti, tomografiydi, bir sürü hengáme... Boşver’ diyoruz.
Yani doktorla ilişkimiz ‘Lütfen görmeyeyim seni bir yerlerde, görüşmeyelim, konuşmayalım’ şeklinde.
‘Doktora gidip rahatlamak da var neticede’ diyeceksiniz. Evet ama gelin de anlatın bunu bize.
Her kadının belli aralarla geçmesi gereken rutin kontrollerden bile bir kez geçtiğimiz görülmemiş. Ha, pardon ben bir kez birini yaptırdım; fakat belki kötü bir şey çıkmıştır diye sonucunu almadım. Doktor sonunda gazeteyi arayıp bildirmiş bir problem olmadığını.
Yalnız dönem dönem tipini beğenip dadandığımız doktorlar oluyor. Tipi dediysem yanlış anlamayın, yakışıklı oluşu değil. İnsanı rahatlatan, işi büyütmeyen, sizi pingpong topuna çevirmeyecek tipler. Biraz da psikolog gibi olan...
Neyse, size ne bizim hastalığımızdan... Ben zaten esas Prof. Tarhan’a seslenmek istiyorum.
Hocam güzel anlatmışsınız da... Sonumuz ne olacak? Balıklı Rum’a kadar varır mı?
MIŞ-MUŞ
Bu yıl ‘kuş gribi’nin yanı sıra ‘California gribi’ de vuracakmış.
Gripte bile rekabet var.
İngiltere’de bir kadın, torununu doğurmuş.
Ötekinin spermi, berikinin rahmi derken bu doğum işi ‘imece’ye döndü artık.
Şimdi de ‘heteropolitan’ erkek çıkmış.
İşimiz her geçen gün zorlaşıyor... Bu kadar çok ‘çeşit’ olunca.