Erkekler daha kolay cinayet işliyor. Dolayısıyla daha çok.
Yok, araştırıp da bir sonuca varmış değilim. Sadece bakıyorum, mesela tuttuğu takım maçı kaybedince karşı takımın taraftarlarından birini bıçaklayan kadın yok.
Yahut yanındaki erkeğe baktı diye karşı masadaki kadının kafasına kurşun sıkan...
"Madem bana yar olmadın..." mevzuu da olmasa, kadın eline çakı bile almaz. Bir tek o zamanlarda tutamıyor kendini.
Ve doğrusu işin hakkını da veriyor!
Direkt "hadisenin merkezi"ne saldırıyor!
İşte yine bir kadın, başkasıyla evlenmeye kalkışan sevgilisinin penisini kesip çatıya fırlattı.
Bir taşla iki kuş!
Hem hadiseyle doğrudan ilişkili organı cezalandırdı, hem de adamı tam "canevi"nden vurdu. Kaba etini bıçaklasaydı mesela, bu kadar etkili olur muydu?
Kadını övdüm gibi oldu biraz... Bıçağı kapıp sevgilinizin penisine koşmazsınız di mi?
*
Alman bilim adamları araştırma yapmışlar, dedikodu aslında toplum için yararlıymış.
Birbirine bağlıyormuş insanları.
Sahiden de...
Çıkarın hayatınızdan dedikoduyu... Bazı arkadaşlarınızla bir daha buluşup görüşmenize gerek kalmayabilir.
*
Kadınları aklayan bir haber:
Erkekler aslında 42 beden kadınları seviyormuş!
Yeni öğrendiğimiz bir şey değil. Neredeyse bütün kadınların defalarca ilk ağızdan duymuşluğu vardır bunu.
Fakat buna rağmen 42 bedende kalmaya razı, yahut 36’dan 42 bedene çıkmaya çalışan kadın yoktur.
Yani?
Yani aslında erkekler kadınların umurunda değil.
Öyle iddia edildiği gibi göğüslerini, bacaklarını erkeklerin bakışlarını çekmek için açmıyorlar.
Ne yapıyorlarsa kendileri için...
*
Antalya’da orman yangını sürerken...
Herkesin içi yanarken...
Hepimizin, hiç olmazsa bir kova su kapıp oraya koşası varken...
Antalya Belediye Başkanı kalktı Çeşme’ye tatile gitti.
Gerçi bir gerekçesi var; "Bir eş ve bir baba sorumluluğuyla hareket ettim. Eşim ve çocuğumu, İzmir’de yaşayan eşimin ailesine bırakmak için araç kullandım" diyor.
Haklı!
Yangın bekler, kadın beklemez!
Nitekim yangın bekledi, sönmek bilmedi.
Aslında ben daha başka gerekçeler bekliyordum... "Orman ana arter üstünde olmadığından" diye başlayan mesela.
Ne diyeyim... Kader her zamanki gibi ağlarını örüyor. Demek önümüzdeki yerel seçimde bir başkasını oturtacak o koltuğa... Bu uğurda önce yangını çıkardı kader, sonra da Başkan’ın basiretini bağladı.
*
Adam kalkmış karısıyla yaşadıkları evin duvarını delmiş!
Duvar dediysem, bizim evlerin duvarı gibi 10 cm. değil. Fotoğrafa bakarsanız bir metreden fazla.
Bayağı uğraşmış yani.
Yoksa evinin duvarını delmeyen yok! Orta boyda bir çiviyi çakın duvara, sonra öteki odaya gidip bakın, çivinin ucunu görürsünüz.
Yahut ilk çekiç darbesinde duvar yerle bir!
Şimdiki evler böyle.
Neyse konuyu saptırmayayım, adam delmiş duvarı. Karısının çantasından üvey kızının götürüldüğü yurdun adresini almış. Oranın duvarını da delecek belli ki.
Olayı biliyorsunuz... Üvey baba-kız birbirlerine áşık olup kaçıyorlar. Kız 17, "baba" 36 yaşında. Kızın annesinin, yani erkeğin eşinin ihbarı üzerine yakalanıyorlar. Kız 7.5 aylık hamile. Fakat kendi rızasıyla gittiği için adam tutuklanmıyor, kızsa Konya’da bir yurda yerleştiriliyor.
Benim diyeceğim şu:
Bir de Ferhat’ların yokluğundan şikáyet edersiniz!
Alın size Ferhat!
Deldi duvarı! Yurdunkini de delecek belki.
Fakat "Ahlaksız adam" diyorsunuz di mi?
Arkadaşlar, ben de size bir şey diyeyim...
Etrafıma bakıyorum da "ahlak"la "aşk"ın birarada olamayacağına kanaat getirmeme az kaldı.
MIŞ MUŞ
ÆErdoğan "5.5 yıl Sezer’le ailece yemek yemeyi çok istedim" demiş.Bu da bir mağduriyet sayılır da, oylar 1 puan daha artar mı şimdi?
Æİtalya’da üç kişi parkta yanyana gelemiyormuş, gelirse polis ceza kesiyormuş.Bizdeyse "bir akşam vakti parkta tek başına bir adam" direkt "şüpheli şahıs"tır.
Æ15’inde baba olan 30 yaşındaki İngiliz, dede olmaya hazırlanıyormuş.Bu hesapla 45’inde büyük dede olup kenara çekilir diye düşünmeyin; erkek kısmı 45’inde filmi başa sarıyor.