Hadi bir şey olsun!

BİLMEM farkında mısınız... 7’den 77’ye hepimiz bir şey olmasını bekliyoruz.

Nedir bu şey?

Belli değil.

Ama bekliyoruz işte!

Olmayınca huysuzlanıyoruz.

İşte, evde... Her türlü ilişkide... Olması gereken bir şey var ve olmuyor.

Birine ‘N’aber?’ dediğinizde aldığınız cevabı düşünün... ‘Amaan ne olsun işte...’ gibi bir şeydir çoklukla.

Bu şu demek:

‘Kahretsin ki bir şey yok!’

Halbuki ne olmalıydı?

BİR ŞEY!

Kimse bilmiyor o şeyin ne olduğunu. Bildiğimiz, o şeyin henüz olmadığı.

Eşler bunun için değiştiriliyor...

Şehirden şehire göç bunun için...

Ev değiştirmeler...

İş değiştirmeler...

Ağzıyla kuş tutsa bile iktidarı değiştirmeler...

Orada ya da onunla olmayan, burada ya da bununla olur belki umudu...

Sevgiliyle bir süre sonra ilişkinin soğuması da bundan. ‘Aşkın ömrü’ falan değil. İlk bakışma, ilk buluşma, ilk yalnız kalma, ilk sevişme... Sonra bekleyiş. ‘E, hadi bir şey olsun!’

İki taraf da karşıdakini suçluyor. Olmayan şey karşıdaki yüzünden olmuyor!

Kahve falında çıkar hani...

‘Size bir kısmet var.’

‘Hanenize ay doğuyor.’

Sevinir insan... Ama kimse gerçekleştiğini görmemiştir henüz. Zira kısmet denen şey elini uzatıp ‘Merhaba ben kısmet, hani falınızda çıkan kısmet’ demediğinden... Ay deseniz ona keza.

Olmasını beklediğimiz ama ne olduğunu bilmediğimiz o şey de biz fark etmeden oluyordur belki. Ne olduğunu bilmediğimiz şeyin olup olmadığını ne bileceksiniz...

Kimse bir çaba da sarf etmiyor o şeyin olması yolunda. Bilinmezin yolu da bilinmez zira. Sadece bekleniyor ve somurtuluyor. Bir de birileri suçlanıyor.

Belli bir yaşa gelmiş insanların, ömrün boşa geçtiğini düşünmeleri de bundan olabilir.

O şey olmamış çünkü...

Bir sürü şey yaşanmış ama o sözünü ettiğimiz şey olmamış.

Hepimizde sürekli bir ‘Tamam da şimdi ne olacak, sırada ne var?’ hali...

Bitmez tükenmez, dile getirilemez, tarif edilemez bir bekleme durumu...

Bir bilsek beklediğimiz o şeyin ne olduğunu... O çok merak ettiğimiz ‘hayatın anlamını’ da çözmüş olacağız belki.

MIŞ-MUŞ

SSK hastaneleri tarih olmuş.

Fakat kuyruklar baki, merak etmeyin!

Yoksulluk sınırı 1 milyar 768 milyon liraymış.

Neyse ki YTL’ye geçtik de, hiç olmazsa ‘Milyarder fukara’ diye bir abukluk kalktı ortadan.

Erdoğan, ‘Makam şımartır’ demiş.

Nereden biliyor dersiniz?
Yazarın Tüm Yazıları