Filmden öte

ARİF, anahtarıyla kapıyı açtı, eve girdi.

Gözleri görmüyordu Arif’in. Evi dinledi, banyodan su sesi geliyordu. Hatice duşta olmalıydı.

Arif’le Hatice on üç yıl önce evlenmişlerdi. On dört yaş küçüktü karısı kendisinden. Evlendiklerinde Hatice’nin o sırada 2 yaşında olan kızını da nüfusuna geçirmişti Arif.

Banyoya doğru yürürken karısının kendisine seslendiğini duydu. Hatice, sırtını keselemesini istiyordu. Demek geldiğini duymuştu.

Tam banyoya gireceği sırada yanından birisinin geçtiğini hissetti. Kim olabilir diye düşündü... Hatice’ye sordu, "Çocuklardan biridir" dedi Hatice.

Çocuklara seslendi, cevap alamadı.

İçine bir kurt düştü. Son zamanlarda zaten şüpheleniyordu karısından. Hatice garip şeyler yapıyordu. Mesela gün boyu çay içmeye zorluyordu onu. Çay ereksiyona sebep oluyordu Arif’te. Çok sık sevişir olmuşlardı.

Hatice memnun görünüyordu bu durumdan. Fakat Arif... Çay aynı zamanda çarpıntıya neden oluyordu Arif’te. 56 yaşındaydı. Korkuyordu. Kalbinin dayanamayacağını düşünüyordu. Karısı bunu bilerek yapıyor olmalıydı. Evet evet... Hatice onu öldürmeye niyetliydi.

Bunları düşündü karısının sırtını keselerken. Sonra birden Hatice’nin boğazına sarılmış halde buldu kendini.

O sırada eline keskin bir şey değdi.

Bir satırdı bu!

Demek Hatice çay içirip sevişerek öldüremeyeceğini anlayınca satırla doğramaya karar vermişti onu!

Arif satırı karısının elinden kaptı ve...

* * *

Bu nedir dersiniz?

Bir üçüncü sayfa haberi.

Olay tamı tamına böyle. Sadece dille oynadım.

Aslında kitaba para ayıramayanlar ya da uzun uzun tasvirler, benzetmeler okumaya sabrı olmayanlar için biçilmiş kaftan gazetelerin üçüncü sayfaları. Cinayet romanı sevenler için tabii.

Her gün 30 Ykr.’a en az üç tane yukarıdakine benzer hikáye okuyabilirsiniz. Her birinde aşk, ihanet, cinayet, ensest, şiddet, dehşet, vahşet, erotizm, hepsi var.

Romanlarda bu kadarını bulamayabilirsiniz. İnandırıcı olmaz diye düşünecektir çünkü yazar. Hele dizilerde hiç rastlayamazsınız. En fazla entrika vardır oralarda. RTÜK izin vermez daha çoğuna.

Zaten seyirci de kaldıramaz. Öyle küvette satırla doğramalara falan... Galeyana gelip sokaklara dökülür vallahi.

Dökülür de... Bir yandan da galiba Türkiye’de satırsız ev az. Kül tablası, bardak, koltuk gibi olmazsa olmaz gibi bir şey galiba bazı evler için.

Benim üçüncü sayfa haberlerinden çıkardığım bu.

Satır bir sosyal sınıfın sembolü adeta.

Toplumun profiliyle ilgili araştırmalar falan yapılıyor hani... Satır da bir veri olarak kabul edilmeli bence. Ya da başka verilerle ilişkilendirilmeli mutlaka.

MIŞ-MUŞ

Angelina Jolie, Brad Pitt’le banyoda çıplak bir şekilde derin ve anlamlı sohbetler yaptıklarını söylemiş."Derin ve anlamlı" kısmını anladık da sohbet neyin nesi?

Küba Çevre Ajansı’nın kadın başkanı, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’yi "Bizde ádet böyle" deyip öpmüş.Yemeyenin malını yerler!
Yazarın Tüm Yazıları