Kardeşimi sıkıştıranlar varmış, bazıları da araya tanıdık sokuyorlar.
"Aman doktorunun adını versin bize!"
"Yaptırdı mı?" diye soran yok.
Ondan adları kadar eminler, doktoru merak ediyorlar.
Sebep?
Şu fındık reklamı.
Öyle güzel öyle güzelmişim ki...
Demek fındık için söylediklerimizi dinleyen yok.
Ayol iki aydır ne diyoruz?
Fındık gençleştirir, cildi güzelleştirir demiyor muyuz?
Fakat "yemezseniz" işte böyle her "güzel"in arkasından adres diye koşarsınız!
Peki, tamam ciddi ciddi cevap veriyorum şimdi. Ve gerçeği, yalnız gerçeği söyleyeceğime yemin ediyorum.
Zaten bende yalan yok. Tamam, yalan söyleme fakat hiç o konuya da girme, sus pus ol otur di mi?
O da yok.
Ağzım durmaz.
Nitekim birkaç sene önce bu köşeden cümle áleme boyun ameliyatı olduğumu duyurmuştum.
Fakat bu sefer, "Ne bu gençlik, güzellik!" diyenlere beni bir de yakından görmelerini tavsiye ediyorum.
Hakikaten görmelisiniz bu aralar...
Sağ yanağımın orta yerinde ceviz büyüklüğünde bir çıbanım var. "Çıban" demiyorum, "çıbanım" diyorum. Öyle benimsedim zira kendisini. Altı aya yaklaşıyor beraberliğimiz.
Bir sabah kalkar da göremezsem...
Kahrımdan ölmem elbet ama bir ince sızı duyarım gibime geliyor.
Alışkanlık...
Çıbana karşı bile oluşabiliyor işte. İnsanoğlu tuhaf.
Elbiseleri var çıbanımın.
İnce, beyaz, şeffaf, kalın, ten rengi...
Gideceğimiz yere göre giydiriyorum. Çarşıya pazara ayrı, televizyon çekimine ayrı.
Makyaj sevmiyor çıbanım. Daha doğrusu makyaj "obez" yapıyor kendisini. Tam ufak tefek bir görünüm arz etmeye başlamışken hop şişiveriyor.
Hele stresten hiç hazzetmiyor. Son günlerde anneme üzüldü mesela, şiştikçe şişti.
O çok beğendiğiniz fındık reklamında da vardı çıbanım. Ama makyaj, ışık, şu bu derken siz onu göremediniz.
Diyeceğim, televizyonda gördüğünüz gençlikler, güzellikler yanıltmasın sizi. Ekrana bakıp da kimsenin zayıflığına, şişmanlığına, güzelliğine, gençliğine karar vermeyin.
Fotoğraf için de geçerli bu söylediğim. Özellikle stüdyoda çekilmiş olanlar...
Teknoloji, eniştenizi halanız yapabilir.
Fakat beni yakından görüp de hálá gençliğim ve güzelliğim konusunda ısrarcı olursanız...
Ne diyeyim, hakikaten kendi gençliğim, güzelliğim. Allah vermiş, ne yapacaksınız...
MIŞ-MUŞ
Okullarda günde ortalama 21 olay oluyormuş.Karneye eklesinler bari, herkes bilsin çocuğunun "vukuatı kaç?"
67 yaşında üçüncü kez baba olan Günay Tuncel, 70’inde bir çocuk daha düşlüyormuş."Belge" gösterme ihtiyacı hissedebilir.
Çin devlet televizyonu, Türkiye belgeseli çekiyormuş.Bizimkilerin işi var, Ahmet Bey ile Hatice Hanım’ı barıştıracaklar.