E, ara sıra gözlük değiştirmek lazım. Siyahı çıkarıp pembeyi takacaksınız.
Gerçi olan bitenin iyiliği kötülüğü tamamen gözlük yüzündenmiş gibi bir mana çıkıyor ama değil tabii. Bırakın pembe gözlüğü, Polyanna’nın gözünü nakletseler iyi tarafını bulup çıkaramayacağımız durumlar oluyor.
Fakat bu köşelerde iş görmenin bir kuralı da her şeye eleştirel gözle bakmak olduğundan iyileri racona uygun olmadığı gerekçesiyle es geçtiğimiz oluyor tabii.
Neyse...
Bin dereden su getirmek uzun sürebilir, kesiyorum. Zaten gerek de yok. Alt tarafı bir belediye başkanı için "İyi çalışıyor" diyeceğim.
***
Beşiktaş’ın, yani benim de içinde yaşadığım ilçenin Belediye Başkanı İsmail Ünal, ta Şanlıurfa’dan 84 öğrenci ile 8 öğretmeni otobüslerle İstanbul’a, Picasso sergisine getirdi. Öğrencilerin sergiyi gezmek istediğini Ertuğrul Özkök’ün köşesinde okuyunca kalkışmış bu işe.
Hürriyet haber yaptı geçen pazar günü. Bilmiyorum okuyup geçtiniz mi, yoksa o çocukların yerine koydunuz mu kendinizi. Ne heyecan, ne coşku, ne sevinçtir kimbilir!
Picasso ne derece önemli onlar için bilinmez tabii. Gerçi Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü öğrencileriymişler... Ama sırf İstanbul’a gelmek bile bir olaydır herhalde.
Hiç unutamayacakları bir anı olarak koydular şimdi bir kenara. Ne güzel! Aferin İsmail Ünal’a!
***
Fakat bir belediye başkanının "başarılı" sayılmasının nedeni olamaz tabii bu.
Hatta "Bu şovdur, Beşiktaş için ne yapmış ondan haber ver!" diyenler bile olacaktır.
Vallahi benim vatandaş Pakize olarak başkanlara "başarılı" demek için iki kriterim var.
Sokakların durumuysa... İstanbullular Etiler, Levent taraflarının karla ilişkisini iyi bilirler. Kar ilk oralara düşer, en son oralardan kalkar, hatta hiç kalkmaz. Kalkması için belediyenin ilgisine ihtiyaç vardır. Kendi haline bırakılırsa hazirana kadar evde mahsur kalmanız işten değildir.
İsmail Ünal 21 ayda ikisinden de sınıfı geçmiş bulunuyor. Gerisinden anlamam!
MIŞ-MUŞ
İran, Batı müziğini yasaklamış.
İzinizdeyiz! İçkiden başladık.
*
Bush, "Kararlarım kayıplara yol açtı" demiş.
Adamcağıza yüklenmeyin! Sadece yanlış hesabın Bağdat’tan döneceğini pratikte bütün dünyaya göstermek istedi!
Mehmet Ağar’ın eşi, "Herkesin kocama bir oy borcu var" demiş.