Sabah yataktan kalktığınızdan itibaren attığınız her adımın, yaptığınız her hareketin, söylediğiniz her lafın, hatta bırakın yataktan kalkmayı, nasıl uyuduğunuzun bile şu hayatta bir manası var.
‘Var tabii’ diyeceksiniz.
Öyle değil.
Bu mana başka mana.
Sizin bilmediğiniz, sırf uzmanların bildiği, açıklamasını sırf onların yapabildiği.
En basit gördüğünüz şey... Misal direksiyon başında burnunuzu karıştırma huyunuz var diyelim.
Buna sıradan bir insan ‘İğğğ... Pis herif’ der geçer.
Fakat uzmanlar öyle demiyorlar işte!
Pisliğinizden yapmıyorsunuz siz bunu. Sosyo-psikolojikten tutun da sosyo-kültürele kadar bir sürü nedeni var.
Uzmanlar size bunu bir anlatırlar ki kendinizi tanımazsınız neticede. Sözcüklerin çoğu yabancı geleceğinden yaptığınızın iyi mi kötü mü olduğunu tam kestiremezsiniz gerçi ama önemli bir şey yapmış olduğunuz kanaatine varırsınız.
Bunun gibi bir sürü şey...
*
Mesela ‘dayak’... Dayak deyince genellikle erkeğin kadını dövmesi anlaşıldığından biz de oradan dahil olalım olaya bari.
Kadın neden dayak yer?..
Şimdi bunu kocasından şiddet görmüş kadına sorarsanız ‘İzinsiz anneme gittim’, ‘Yemeği yaktım’ gibi bir cevap verecektir elbet. Tıpkı kırmızı ışıkta geçtiği için kendisine ‘Nereye hanım!’ diye bağıran trafik polisine Fadime’nin verdiği ‘Görümcemgile’ cevabında olduğu gibi bu da yüzeysel bir nedendir.
‘Kocan yetersiz, onun için dövüyor seni’ deseniz katiyen kabul etmez.
Kocasına bayıldığından değil, konuya komşuya eksikli düşmek istemediğinden.
Arkasından ‘Kocası yetersizmiş’ demelerindense ‘Kocası çok kıskanıyor, annesine bile bırakmıyor’ demelerini tercih eder. Hatta bunu böbürlenme vesilesi bile yapar.
*
Yalnız Deniz Akkaya olayı ezberimizi bozdu tabii. Uzmanlar dahil hepimizin kafası karıştı. Fakat onlar uzman olduklarından çabuk toparlandılar neyse...
Ve üst gelir grubundaki kadınların ‘güç çatışması’ nedeniyle mağdur olduğunu bildirdiler.
Galiba bu ‘dövüşme’nin bilimsel olarak ifade edilmesi oluyor.
Morarmış gözünüzü soran arkadaşınıza ‘Akşam benimkiyle güç çatışması yaptık’ diyorsunuz...
Aslında ben dövüş yanlısıyım.
Vallahi.
Bir taraf ötekini yatırıp dövmesin ama karşılıklı dövüşülsün!
Belki atalardan gelen bir şey...
Güreş nedir?
Ata sporu.
Yağsızı yetmemiş yağlısı da var.
El sıkışmasını öğreneli ne kadar oldu?
Hálá birbiriyle elense çekerek selamlaşanlar var. Aynı şekilde şakalaşanlar, birbirlerine aynı şekilde sevgilerini ifade edenler...
Aydın diye bildiğimiz yazar-çizer takımının, içki sofrasındaki edebiyat tartışmalarını dövüşle neticelendirdiklerini okumadık mı anılarda?
Ben barda birbirini tokatlayan çok entelektüel duydum.
Bunlardan ziyade, bir dayak hadisesi olduğu zaman bu kadar çok tepki veren çıkabildiğine şaşıyorum bu memlekette. Sizi bilmem.
*
Şimdi bu kadar dövüşe meraklı bir toplum olacaksınız, fakat sevgililer dövüşmeyecek öyle mi?
Ki altyapının en hazır olduğu durumdur sevgililik durumu.
Dövüşüp dövüşüp, arkadan sevişen çok sevgili tanımışımdır.
Her çiftin bir cilveleşme biçimi vardır.
Dayakla dövüşü aynı kefeye koymayalım lütfen!
Ha, bir tarafın eli daha ağır olabilir... Denginizle şey edeceksiniz o zaman.
Hem, ‘kadınlar dövülmesin!’ ne demek?
Hayatımda kadınları bu kadar aciz duruma düşüren bir söz duymadım. Bunu diyeceğinize kendisine bir vurana iki tane patlatmasını öğütleyeceksiniz kadına.
Yani balık vermeyeceksiniz, balık tutmasını öğreteceksiniz! Uymadı gerçi ama neyse...
*
Evet, tabii ki dalga geçiyorum.
Ne yani... Bir cumartesi günü tayyörümü üstüme geçirip dayak konusunda ciddi, bilimsel bir yazı mı döşenseydim?
Dayağın iyi bir şey olmadığına inanmanız için illá bir de benden mi duymanız gerekiyor?
‘Ne kadar çok laf, o kadar az dayak’ diye mi düşünüyorsunuz?
Dayaklıksınız vallahi!
Ha, illá ciddi bir şey istiyorsanız...
Dayak atmak her insanın gönlünde yatan aslandır. Sorun kafesin sağlamlığı sorunudur.
MIŞ-MUŞ
Milli Eğitim Bakanı Çelik, ‘Öğretmen haftada iki gün çalışıyor’ demiş.
Bazen acaba insanoğluna konuşma yetisi hiç verilmese miydi diye düşünüyorum.
Serdar Ortaç Fashion TV modelleri tarafından öpücük yağmuruna tutulmuş.