Dikkatimi çekenler Röportajlarda

Röportajlarda soruyorlar...

"Öncelikleriniz nedir?"

Herkes sıralıyor... İşim, eşim, şu, bu.

Sahiden var mıdır öyle bir sıralama? Düşünülmüş, karar verilmiş, sıraya konulmuş? Yahut kendiliğinden oluşmuş?

Her ne hál ise, yerine, zamanına, şartlara göre değişmez mi o öncelikler?

Herkes, hiç düşünmeden, kekelemeden, düğmeye basılmış gibi sıraladığına göre hazır vaziyette bekliyor demek ki aklın bir köşesinde!

Bende bir tuhaflık var o zaman.

*

Bütün intiharların ardından aynı şey:

"Psikolojik tedavi görüyordu"

Allah Allah!

İnsanın aklına bu psikolojik tedavi denen şeyin işe yaramadığı geliyor ister istemez.

*

"Kars’tan Ankara’ya kaçan 28 yaşındaki gençle, evli, dört çocuk annesi kadın, ailelerinin evlenmelerine karşı çıkması üzerine ölümü tercih ettiler."

Böyle kaç "gözü kara áşık" haberi okuyoruz üçüncü sayfalarda...

Çok.

Hep aynı kesimden ama.

Aşkın hakkını onlar veriyor galiba.

Hani "hastalık" olduğu söylenir ya aşkın... "Marazi bir hal" olduğu... Ölmeler, öldürmeler falan olunca... Hakkını vermek dediğim o.

Eğitim şart!

Tamam da... Bir tek aşk için tam tersi lazım galiba.

*

Hayrünnisa Gül’den ne var aklınızda?

Ya da şöyle sorayım:

Bir gün esinlenmeye kalksanız kendisinden, nesinden esinlenirsiniz?

Gülüşünden, duruşundan?

Türbanından?

Ayakkabılarıyla çantalarından?

Tayyörlerinden? Yanaklarından?

Demet Akalın, kimonosundan etkilenmiş!

Ne zaman gördü... Hangi ara...

Duyan da Hayrünnisa Hanım kimonosuz gezmiyor zannedecek.

"Canım kimono giymek istedi" de, giy! Kim karışır?

Yol Arkadaşım

Oh, nihayet Ege!

İlk defa Ege’de geçen bir diziye rastlıyorum.

Yol Arkadaşım.

Ha, belki vardı da ben kaçırdım. Fakat Doğulu, Karadenizli dizileri neden kaçırmadım?

Sahi filmcilerin gittiği kadar devlet gitseydi şu Doğu’ya... Abad olurdu vallahi oralar. O zaman da filmcilerin gitmesine gerek kalmazdı. Ne kadar acı, o kadar hikáye.

Gelelim Yol Arkadaşım’a...

Şahane Cunda Adası görüntüleri...

Sevimli şive...

Yaşayan insanlar... Bizim gibi cümleler kuran... Kötülükleri hepimizde olan cinsten.

Ötekilerdeki abartıyı "Yol Arkadaşım"ı seyredince anlıyor insan.

Geçişleri yok ötekilerdeki kahramanların. Oysa her insanda vardır o geçişler... En üzüntülü anlarda kahkahayla gülünebilir gerçek hayatta.

Kimse senaryolardaki gibi üç sözcükle tarif edilemez.

Dürüst, ağırbaşlı, sevecen!

Ne oluyor... Bütün tepkiler bunun üstüne kuruluyor. Oysa elli sözcük daha olmalı. Yoksa yaşamayan tipler çıkıyor ortaya. Kitap gibi konuşan... En fenası şaşırtmayan. Her insan şaşırtıcıdır oysa.

Ama haksızlık etmiş olmayayım hiçbir diziye. Daha önce de yazdım, hepsini önemsiyorum. Belki emeğe şahit olduğumdan.

Ve televizyona bağımlı yaşayanlar için çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Küçücük dünyalarının dışına çıkıyorlar. Başka hikáyelerin de olduğunu görüyorlar.

On erkek karısına "Seni seviyorum" dediyse dizilerden öğrenip... O bile kárdır.

Tekrar "Yol Arkadaşım"a gelirsek...

Ne diyeyim...

Çağan Irmak döktürmüş yine.

Irmak Çığ ve bütün oyuncular da öyle.

Top seyircide gari!

MIŞ MUŞ

Kene yüzünden ölümler sürüyormuş.Bizimkiler yakında çözüm bulur... Bütün yeşil alanları ateşe verirler, olur biter!

45’ten sonra babalık riskliymiş.Elbet! Çocuk parkında kalp yetmezliğinden gitme riski var.

AKP’nin Artvin İl Teşkilatı’nın yemeğinde su gibi rakı içilmiş.Giderayak imaj yeniliyorlar!
Yazarın Tüm Yazıları