Geçenlerde, Alman kadınlarının, evlenmek için Türk erkeklerini tercih ettiklerine dair bir haber vardı gazetelerde.
Ben de bunu "görünüşe aldanmak" şeklinde yorumlamıştım.
Buna karşılık bazı okurlardan değişik yorumlar geldi. Karşılıklı yorumlaştık anlayacağınız.
Aslında konu Türk erkeği olunca lafa başlamadan önce şöyle bir düşünmek lazım. Hatta bırakın milliyetini, genel olarak "erkek kısmı" derken bile hiç olmazsa on dakika duracaksınız.
Erkek dediğiniz yenilmez, ağlamaz, mahcup olmaz, faka basmaz, başarısız olmaz, falan filan zira. Bunlara dikkat edeceksiniz. Vatan toprağı gibidir bir nevi. Kutsal. Dil uzatılmaz.
Fakat her şeye rağmen şimdi kendilerini hayal kırıklığına uğratacağım.
Aslında söyleyeceğim şey benim fikrim değil. Bir okurumun tespiti. Bizzat yaşayıp gördüğü.
Efendim, Alman kadınının Türk erkeğini tercih etmesinin nedeni, bizimkilerin gücü, kuvveti, yağızlığı falan değil, kolay kıvama gelir olmasıymış. Alman eşlerinin talimatlarını harfiyen yerine getirmeleri söz konusuymuş.
İnanmazsınız tabii...
Biz daha ziyade kadının sırtından sopayı eksik etmemeleriyle tanırız kendilerini. Fakat netice olarak Hitler’in torunlarından söz ediyoruz arkadaşlar!
Deli deliyi görünce sopasını saklıyor demek!
Kadının vücudu kariyerine karşı!
Bir okurum da kadın kısmının kariyer durumunu işaret etmemi istemiş.
Bilmem kadının kariyeriyle, vücudundaki istenmeyen tüylerin ya da kafasındaki istenen kılların bir ilişkisi olduğunun farkında mıydınız... Bu kılların tüylerin kariyere mani olduğunun...
Kadının, erkek kadar her alanda var olamamasının nedenini "vücudunla çok işi olduğu" şeklinde açıklamak mümkün okuruma göre.
Hakikaten düşününce...
Gerçi "Çocuk da yaparım kariyer de" dediğini biliyoruz. Fakat çocukla bitse...
"Regl de olurum, kariyer sahibi de."
"Ağda da yaparım, kariyer de."
"Kaşımı da alırım, kariyer de yaparım."
"Dip boya da yaptırırım, kariyerimi de parlatırım."
"Makyajımı da tazelerim, kariyerimi de."
Böyle uzayıp gidiyor. Ki hangi kariyer dayanır hakikaten?
"Bi dur Allah aşkına!" demez mi?
Fakat nasıl dursun kadın... Mütemadiyen vücudunun bir yerlerinde bir hadise cereyan ediyor.
Erkeğinse bir tıraşı var, onu da çok sıkışınca "sakal" adı altında salıveriyor.
Ne diyeyim...
Doğuştan kariyere müsait değil kadın kısmı! Yapabileni hakikaten tebrik üstüne tebrik etmek lazım o zaman!
Devre ayak uyduramadılar
Bu da kendiliğimden bir işaret...
"Diyet ürünümüz yok efendim!"
Her yerde bu cevapla karşılaşıyorum.
"Var ya!.." diyeceksiniz. "Yoğurt, süt, reçel, bisküvi, çikolata, hatta bal bile var."
Sahi balın diyeti nasıl oluyor?
Demek ürünlerinin "arı" değil, "insan yapımı" olduğunu kabul ediyorlar. İmalat sırasında şeker yerine Aspartam koyuyorlar zahir. Başka türlü nasıl olacak diyet bal?
Neyse, balı geçelim.
Kurtların kuşların bile diyette olduğu şu devirde, sizce de devede kulak değil midir mevcut diyet ürünlerinin sayısı?
Ben bir pastaneye girdiğimde dükkánın hiç olmazsa üçte birinin diyet ürünlerden oluşması gerektiğine inanıyorum.
Çok mu zordur kepekli undan, tatlandırıcı ve sıvı yağ kullanılarak kek yapması?
Restoranlarda, kafelerde illá ki bir diyet mönüsünün de bulunması gerekmez mi artık?
Çok talep olacağını ve zamanla aşçıların bu konuda harikalar yaratacak duruma geleceğine, bir süre sonra mutfağın önemli bir kısmının bu yemeklerden oluşacağına inanıyorum.
Tek tük yapan yerler var ama "diyetçi nüfus"un yanında esamisi okunmaz.
Hayır, bu bir moda değil çünkü. Gelip geçici bir sevda değil. Belli ki artık hep diyette olacağız. Ucunda ölüm var zira yazılıp çizilenlere bakarsanız. E, bu durumda kim için o kreması tabakta yıvışıp kalan pastalar falan? Yıkarken dehşete düşüyorum bazen.
Öyle kıytırıktan, yasak savar gibi iki çeşit kurabiye falan değil... Zengin diyet mönüsü bekliyorum bütün pastanelerden, unlu mamuller fırınlarından, tatlıcılardan, restoranlardan...
Saçmaladığımı sanmıyorum.
Hiçbiri devre ayak uyduramadı bence.
Vallahi ciddiyim.
MIŞ MUŞ
Maçoluk erkeğin genlerinde varmış.
"Doğuştan özürlü" bir nevi.
Angelina Jolie, hamilelikte aldığı kiloları sarmısak diyetiyle verecekmiş.
Brad Pitt’i gözden çıkardı zahir.
Erdoğan’ın kızı, babasının kapısına "Baba, bir geceni de bize ayır" yazılı not bırakmış.