SAYIN K.K. Belli ki Ayşe'yi de beni de okuyor ve beğeniyorsunuz. Lakin ikimizle ilgili biraz aydınlanmaya ihtiyacınız var gibime geliyor.
Bir kocası, ormanda evi ve Adana'da ailesi olan Ayşe; bekár, şehrin göbeğinde sıcaktan kavrulan evi, İzmir'de annesi, aynı evi paylaştığı bir kardeşi, ayrıca bir de ablası olansa bendenizim.
Ama aklınızda tutamasanız da önemli değil. Ne Ayşe annem ile kardeşime itiraz eder, ne de ben ormandaki eve... Zafer'e de itiraz etmem diyeceğim ama Ayşe'yle saç saça baş başa gelmeyelim şimdi.
* * *
Sayın Mehmet Koçak.
Benim hangi yazımdan bu hükümeti desteklediğime dair bir izlenim edindiniz kuzum?
Bakın şimdi ben de şüpheye düştüm; acaba destekliyor muyum? Olur ya farkında olmadan yapmışımdır belki. Eğer yaptıysam affedersiniz bir daha olmayacak, söz. Yeter ki siz kızmayın.
Ayol ne diyorsunuz siz?
Bugüne kadar anlayamadınız mı, ben kendim dahil kimseden yana değilim. Hükümet üyelerinden en az birine laf etmediğim tek yazı günüm de geçmedi daha.
Yenilikçilere gelince...
Size mübarek olsun. Ben artık koyu renk takım elbiseli, bıyıklı erkekler topluluğu görmek istemiyorum; neci olurlarsa olsunlar.
* * *
Almanya'dan Seyfi Bey.
Yaz tatili özleminin dile getirildiği bir yazı bile cinselliği çağırıştırıyorsa sizde bir problem var demektir.
Satır aralarındaki miyavlamalarınıza gelince... Ben kedinin iki ayak üstünde yürüyenini sevmem.
Son olarak, Emin Çölaşan'a ‘‘Seyfi Bey istiyor, faks numarası koyacakmışsınız’’ diyemem. Ayrıca faks numarası olmadığına şükredin; olsaydı siz ona da abuk sabuk mektuplar yazardınız, o bizlere benzemez, size bir cevap verirdi, bir sene kendinize gelemezdiniz.
* * *
Almanya'dan isimsiz beyefendi.
Eşinizin bir türlü sekse yanaşmamasına isyan etmekte haklısınız da... Bir de eşinizi dinlemek lazım.
Sizce pek zevkli olan bir eylemi neden reddetsin? Aklından zoru mu var? Cevabınız ‘‘hayır’’ ise zoru sizden olmalı.
Haddim olmayarak seksi mastürbasyondan çıkarıp iki kişilik hale getirmenizi öneriyorum.
* * *
İsmini sökemediğim okurum.
Sen kendini anlarsın.
Patronun sana áşık ama evli iki çocuğu var. Eşini sevmiyor, ama çocukları için katlanıyor ve ömür boyu da evli kalmaya niyetli. Çocuklar için tabii (!)
Bak kızım!
Kırmızı Başlıklı Kız masalından daha eskidir bu masal. İnanıp inanmamak sana kalmış. Hepimizin yuttuğu zamanlar oldu ama ben artık inanmıyorum.
Kadın olarak, şu adamların bir eli yağda bir eli balda yaşamasına izin vermeyin, gözünüzü seveyim.
* * *
‘‘Açık Dost’’ rumuzuyla yazan okurum.
O dediğinizi yaptım. Yani dostlarıma da dokundurduğum oldu yazılarımda.
Ne mi oldu? Toz oldular.
Şu anda birkaç dostum daha var. Neyse ki onların gitme ihtimali yok. Yani bu sebepten gitme ihtimali yok. Zira ünlü olmadıkları için yazılara konu olamayacaklar.
Tabii onların açısından, dostluğumuza aldırmadan dokunduran bana; benim açımdan ufacık bir takılma yüzünden yok olanlara ‘‘dost’’ denir mi, o da ayrı konu.
* * *
‘‘Çaresizim’’ rumuzuyla Ankara'dan yazan okurum.
Aslında senin sorunun önce Güzin Abla'lık, sonra Haydar Dümen'lik. Ama sen Pakize Abla'nı uygun gördüysen emrin olur.
Anlattıklarına bakılırsa eşinle birbirinizi çok seviyorsunuz ve tartışmalarınız, içinde bulunduğunuz psikolojik durum nedeniyle ortaya çıkıyor. Bu durumda sakın eşinden ayrılmayı düşünme.
Size sorununuzu çözebileceğini söyleyen jinekoloğa tekrar gidin, maddi durumunuzu anlatın, size mutlaka yardımcı olacaktır.
Sorununuz basit olduğu kadar çok da yaygın. Haydar Dümen sırf bu yüzden neredeyse televizyonda yatıp kalkacak, hiç rastlamadınız mı? Sıkma kendini!
Her iki anlamda da...
MIŞ-MUŞ
Meral Akşener, ‘‘Ülkücüydüm, şimdi demokratım’’ demiş.
Yarına Allah kerim.
*
Batı ‘‘Saadet’’in İngilizce'sini bulamadığından Saadet Partisi'ne ne diyeceğini bilememiş.
İsimlere takılmayın, Fazilet de diyebilirsiniz, Refah da. Hatta Milli Selamet bile olabilir.
*
Derviş, ‘‘Beni en iyi Mesut Yılmaz anlıyor’’ demiş.
Eyvah! Yani Mesut Yılmaz'a takılacağım bir durum yok mu şimdi?
*
Kredi kartı sahtekárlığında ilk beşe girmişiz.
Sürpriz olmadı; zaten doğuştan tüm b.ktan listelerin ilk sıralarına rezervasyonumuz var.