‘Kendimi tanıtayım; Adana, 1983 doğumluyum, İsdemir’de mühendis olarak çalışıyorum. Beni tanımasan da sen benim Pakize ablamsın. Sayende, suratımızı asarak okuduğumuz can sıkıcı sayfalardan kurtulup keyiften dört köşe oluyoruz. Umarım hayatını da bize yansıttıkların gibi keyifli tarafıyla yaşıyorsundur. Bazen ablamla bir ev alırız kendimize, altımıza bir spor araba çekeriz (tüm bunlar birlikte uzandığımız yatağın üzerinde oluyor), sonra teker teker insanları koyarız yerlerine... Hemen belirteyim, sen bizim üst kat komşumuzsun; hani alt katta olsan gürültüden rahatsız ederiz, sonra limoni olmayalım. Biz sabah kahveye sana geliyoruz, sen bize her konuda sağlam taktikler falan veriyorsun. İşte içindeyken nasıl bilmiyorum ama dışarıdan okuyucu gözüyle böylesin.’
Yazdıklarını çerçeveletip oturduğum apartmanın girişine assam, konu komşu görse diyorum. Zira onlara göre kedi köpekleri apartmana musallat eden delinin tekiyim. Üstelik huysuz.
E, pek de haksız sayılmazlar. Huysuzluk konusunda tabii, yoksa kedi-köpeklerime laf söyletmem.
Gerçek komşularım adına bir tavsiyede bulunayım ablanla sana... Beni uzaktan sevmeye devam edin!
***
Sevgül Ak
‘Bugün (17.05.05) Hürriyet Avrupa baskısında çıkan yazınızı gülümseyerek okudum. Benim de bir kedim var.
Size iki olay anlatmak istiyorum. Burada ormanlık alanların çok olması orada tavşan, sincap gibi hayvanların yaşıyor olmalarını ve arada bir anacaddeye çıkıp ezilmelerini de beraber getiriyor. Oğlum bir gün caddede yaralı bir tavşanı bulduğunda hayvan hastanesine yetiştiriyor aceleyle... Tabii ki böyle davrandığı için saygı görüyor. Ama iki yıl önce Türkiye’de boğulmakta olan birini kurtardı. Boğulmakta olan imdat çığlıkları atarken herkes kıyıya toplanmış merakla bakıyordu. Oğlum kurtardıktan sonra kurtulanın ailesi teşekkür bile etmedi.’
Ne diyeyim... Bir Türkiye klasiği.
Fakat o kişi boğulmuyor da sevgilisiyle öpüşüyor olsaydı inanın herkes müdahale eder, felaketi(!) önlerdi. Ailesi de topluluğa minnet duyardı, namusları kurtuldu(!) diye...
***
T.Demir
‘Pakize Suda
Pakize Suda
nereye gittin
Pakize Suda
(Örümcek adamda Çinli kızın söylediği şarkıyı sana uyarladım.)
Kaç gündür yazınızı okuyamıyorum. Artık her sabah gazete alırken inşallah bugün yazmıştır diyorum. Bugün de yoktun.
Egoistçe olacak ama kendini özletmeye hakkın yok belki de...’
Canım sen başka bir gazetede arıyor olmayasın beni?
Zira ben habire yazdığımı biliyorum.
***
Osman Erol
Yazdıklarınızın kendisi zaten bir cevap mahiyetinde olduğundan ben bir şey demiyor, yerimi size bırakıyorum.
Evlenene kadar ‘erkekler öcü, onlardan uzak durmalı’ diye yetiştirilen kadın, evlendikten sonra eğitimini hiç almadığı bir konuda nasıl uzman olup orgazm olabilir ki?
Evlendikten sonra hiç tanımadığı karşı cinse kendini vermeyi bir lütuf sayan ve kendinin de bundan nemalandığını aklına bile getirmeyen kadın nasıl orgazm olabilir ki?
Fotoromanlar ve dizilerdeki sanal aşkları gerçek aşk gibi düşünüp evlendiği zaman hayatın gerçekleriyle tanışan kadın nasıl orgazm olabilir ki?
Maalesef bizim toplumumuzdaki kadın olmanın dezavantajlarının yüklediği stresi erkeğin üzerinde gidermeye çalışan, erkeği konken oyunundaki mecburcu gibi görüp onu her fırsatta eleştirmek için zemin ve zaman kollayan bir kadın nasıl orgazm olabilir ki?
Toplumda her erkeğin karısını aldattığı dedikodusuyla beyni yıkanırken, başka bir kadınla paylaştığını zannettiği erkeğiyle sevişmeye nasıl konsantre olabilir ve orgazm olabilir ki?
Elindekilerle yetinmek yerine, başkalarının ekonomik durumlarını kendisine hedef yapan ve asla erişemeyeceği hedefler için kocasını sürekli strese sokan bir kadın, kocasına yolladığı salvolar sonucu psikolojik olarak gazi olmuş erkeğinden nasıl bir performans sonucu orgazm olabilir ki?
MIŞ-MUŞ
Erdoğan tazminat zenginiymiş.
Yeni TCK ona da zararlı aslında... Öyle ya hapisteki adamdan ne tazminatı artık...
*
Kellik, erkeğe anneden geliyormuş.
Fakat duruma bakılırsa babaya uğrayıp geliyor herhalde.
*
Eurovision birincisi Paparizou bir ay önce ziyaret ettiği Türkiye’nin kendisine şans getirdiğini söylemiş.