OKURU bilmem ama bu köşe benim için çok faydalı. Sürekli bir şeyler öğreniyorum. Hani yazarla okur arasında bir alışveriş durumu söz konusuysa benim açımdan alış kısmı tamamdır.
En son sarmısaklı dondurmanın var olduğunu öğrendim mesela...
Bir tez ileri sürerken öyle uç noktada bir örnek vereyim ki diyorum, ‘Yok devenin nalı!’ desin okur... Fakat işte yeteri kadar uca gidemiyorum demek...
Sarmısaklı dondurma varmış meğer. Fakat benimki tam bir bozgun sayılmaz. Durum fifti fifti. Türkiye’de değil California’daymış sarmısaklı dondurma. Bir sarmısak restoranı varmış. Bütün menü sarmısaklı yemeklerden oluşuyormuş. Üstüne de işte sarmısaklı dondurma... Restoranın adı Stinking Rose. Yolunuz düşerse aklınızda bulunsun.
Fakat lezzeti konusunda bir malumat veremeyeceğim. Adresi veren okurlarım bu hususta bir şey dememişler zira. Herhalde ‘Bugüne kadar bu lezzeti tatmadan nasıl yaşamışız!’ dedirtecek bir yanı yoktur. Defilelerin giyilemez tuhaf kıyafetleri gibi ‘Maksat şov olsun’dur herhalde ortaya çıkış nedeni...
* * *
Bir okurum da rezervuar meselesinin yarısını çözmüş. Öteki yarısının çözümünü ise içinizden birinden bekliyor.
‘Evde çağlayan var sanki’ demiştim hatırlarsanız... Okurum, rezervuara giren besleme suyunu rezervuarın alt bölümüne vermek suretiyle dolma işlemi sırasındaki sesi kesmeyi başarmış. Size kalan boşalma sırasındaki sesi kesmek.
Becereni bizzat tarihe kaydettireceğim demiştim. Sözüm söz. Yalnız Montgolfier kardeşler gibi ikili olarak geçeceksiniz tarihe, o var.
Adını sonradan yine sizden öğrendiğim yelkovan kuşlarının neden denizin iki parmak üstünden uçtukları konusunda bir aydınlatma da bir başka okurumdan geldi.
‘Bilgiyi paylaşacaksınız’ demiş bir büyük adam... (Emin değilim ama büyük ihtimalle demiştir biri.)
Aynen aktarıyorum.
‘Gündüzleri deniz genelde daha soğuktur. Denizin hemen üzerindeki hava soğur, ince, daha yoğun bir tabaka oluşturur. Özellikle orta/uzun mesafe uçucuları için enerji ekonomisi hayati önem taşır. Daha az enerji harcamak isteyen kuşlar da daha yukarıdaki sıcak hava yerine, kaldırma kuvveti daha fazla olan bu soğuk hava tabakasının hemen üzerinde (aynen deniz üzerinde seken taşlar gibi) uçmayı tercih ederler.’
İşte böyle!
Ben soruyorum, okur cevaplıyor. Haydar Dümen’in ters yüz edilmiş haliyim bir nevi.
MIŞ-MUŞ
Sibirya’da 11 bin yıllık buzul erimeye başlamış.
Bizimkiler duymasın, donunu alan koşar vallahi!
Ağar, Erdoğan’ın Diyarbakır gezisi için ‘Sanki Türkiye’nin bir iline değil de yurtdışına gidiyor gibi bir hava yaratıldı’ demiş.
Şiirsever Başbakanımız iki mısra patlatabilir... ‘Nazar etme n’olur/ Sen de git, sen de duyur.’
Mali sistem artık daha dayanıklıymış.
Farkındayız! Kimsenin ekonomik durumunda bir düzelme yok, mali sistem iyi karşı koyuyor!