İnsanoğlunun burnunun dibindeki güzellikleri fark edebilmesi için illaki birilerinin işaret etmesi gerekiyor.
Foça’yı böyle bilmezdim ben mesela...
Bu kadar güzel olduğunu...
Kardeşim seyretmiş "İlk Aşk"ı, "Git Foça’yı gör, aşık olursun" dedi.
Oldum hakikaten. Film de güzeldi ama illaki Foça! Daha önceleri neredeydiniz?
Foça’ya değil kendime söylüyorum elbet. Foça oradaydı, ben de İzmir’deydim lakin aklım başımda değildi. Bir karış havadaydı. Yaş icabı...
Taşı, toprağı, evi, duvarı, çiçeği, böceği fark etmeye başladığım yıllarda ise çoktan İstanbul’daydım.
Fark etmeye başladım dediğime bakmayın. Başta dediğim gibi birilerinin göstermesi gerekiyor illaki.
Kendi kendimize görmeyi beceremiyoruz. Bir film ekibi önümüze düşmeli mesela... Asmalı Konak ekibi Kapadokya’ya gitti, Kapadokya kıymete bindi biliyorsunuz. Bir ara Mardin’e gittiler, Mardin evlerini keşfettik. İkinci Bahar’ın ardından Samatya’ya Türkiye’nin her yerinden turlar düzenlendiğini hatırlarsınız.
Foça’ya tur düzenlenmez gerçi... Sinema filmi çünkü "İlk Aşk".
Bir kere görmeye aymaz bizim insanımız. Her hafta gözüne sokulacak ki...
Kardeşim işi gücü bırıktığımızda Foça’ya yerleşelim diyor.
Site falan olmaz ama. Filmdeki eski Rum evlerinden olacak.
Avlusuna sofralar kuracağız.
Ama bizim ipimizle kuyuya inilmez.
Geçenlerde de Cunda’ya yerleşiyorduk. Alaçatı da var portföyümüzde!
Yaşlılığımız kamyon tepesinde geçecek herhalde. Bir sene orada, altı ay burada konaklayarak. Ama hep Ege’de.