Neyle karşılaşırsa karşılaşsın tepkilerinin o felsefeyle örtüşmesi...
Hayatının her döneminde, her konuda, kararlarının, davranışlarının o felsefeye uygun olması...
İyi bir şey.
Zaten iyi bir şey olduğu için çoğu insan etrafa öyleymiş gibi yapar.
Büyük büyük laflar eder.
Siz de inanırsınız.
Üstüne bir de hayıflanırsınız.
"Allah’ım benim felsefem neden delik?" diye.
Sizin felsefeniz su kaçırmaktadır!
Mesela siz çok üzüldüğünüzde, çok kızdığınızda, çok yıkıldığınızda, sizin bile kendinizden beklemediğiniz tepkiler verebilirsiniz.
Ama hayıflanmayın!
Herkes sizin gibidir aslında.
Ama onların çoğu numaracı, bir kısmı da henüz çok gençtir. Ve gençlikte büyük konuşmak çok kolaydır.
"Asla!"sı pek boldur gençlerin.
On, yirmi, otuz yıl sonrası için bile bugünkü duygularıyla "Asla!" der çıkarlar işin içinden.
Sonra zaman içerisinde azalır o "Asla"lar.
Hayat, Hanya’yı Konya’yı gösterir insana.
Büyük lafları bir bir yedirir.
İnsan ömrünün son gününde bile kendi kendini şaşırtabilir.
Bir bakarsınız prensipler yerle bir!
Onun için 25 yaşındayken 50 yaşında başına gelebileceklerle ilgili "Asla!" ile başlayan cümleler kurmamak gerekir. Köprülerin altından çok sular akacaktır, kimsenin şüphesi olmasın.
Tamam, insan az çok kendisini belli eder. "7’sinde neyse, 70’inde odur" diye bir laf da vardır hatta.
Ama...
Ağaç da aynı ağaçtır mesela. İki yıllıkken de, iki yüz yıllıkken de. Çınarsa çınardır, kestaneye dönmez. Burası tamam. Ama beş yıl sonra alacağı şekli kimse tam olarak kestiremez.
Yani büyük konuşmayacaksınız arkadaşlar!
* * *
Bu manidar yazı nereden çıktı diye merak eden varsa...