ORHAN Pamuk, Nobel’i aldı, hepimizi iki arada bir derede bıraktı.
Bir yanımız gülüp oynamaya niyetlenirken öbür yanımız "Ama..." deyip duruyor.
Gazeteler bile haberi duyururken nasıl başlık atmaları gerektiği üzerinde epey düşünmüşler belli ki.
Kişisel fikirler, halkın nabzı, göz ardı edilmeyecek başarı derken orta yol bulunmuş sonunda.
"Nobel Bir Türk’ün" demiş Hürriyet.
Çok da iyi etmiş.
Yani "neticeye bakalım".
Sabah, ne şiş yansın ne kebap diye düşünmüş galiba, Orhan Pamuk’un ödülü aldıktan sonra duygularını ifade ederken söylediklerinin arasından bir cümleyi taşımış başlığa...
"İlk kızımı aradım."
Radikal... "Gururumuz."
Yani "fazla kurcalamayın, tadını çıkarın".
* * *
Bu konudaki yorumlardan bıkmış olabilirsiniz. Fakat ben de illaki fikrimi beyan edeceğim. Bırakın Nobel’i, en kıytırığından bile olsa öyle zırt pırt ödül vermiyorlar Türkiye’ye.
Tarihi bir olay bu. Ve benim de elimde bir kalem bulunduğu yıllara denk geldi ne mutlu ki.
Yıllar sonra sallanan sandalyemde oturmuş pencereden dışarıyı seyrederken, "Orhan Pamuk Nobel"i aldığında bir köşem vardı, lakin nedense bu konuda tek kelam etmemiştim" diye düşünüp pişmanlık duymak istemem.
Fikrime gelince...
Mutluyum, gururluyum hakikaten.
Orhan Pamuk bu ödülü bileğinin hakkıyla mı, yoksa "dilinin" hakkıyla mı aldı, onu bilmiyorum. Orhan Pamuk kendisi de bilmiyordur herhalde. Bir tek ödülü verenler biliyor, siyasi yanı var mı yok mu... Gerisi tahmin.
Aslında biz daha ziyade ödül alamadığımız zamanlarda işin içine siyasetin karıştığını iddia ederiz.
Eurovision yarışmalarını düşünün...
Dereceye giremediğimiz zaman siyaset vardır, birinci olduğumuzda yoktur!
İlk defa tersi oluyor.
Bir yazarımız en büyük edebiyat ödülünü aldı ve biz işin içine siyaset karıştığını ileri sürüyoruz.
Ne diyeyim... "Aşama" mıdır bu?..
Sapıttık mı yoksa?..
* * *
Bakın sevinmek isteyip de sevinemeyenlere şunu hatırlatmak isterim:
Bütün dünya, Nobel Edebiyat Ödülü’nü bir Türk’ün aldığını konuşuyor.
Hep istemez miydiniz böyle bir başarı?
Ha, siz illaki dünya çapında futbolcu çıkarmak istiyorsunuz, anladım!
Fakat ne yapacaksınız, olmuyor.
Ne kadar zorlasak da... Bize edebiyat alanında yetenek verilmiş. Bununla idare edeceksiniz artık!
Biliyorum kesmez sizi ama...
Arkadaşlar!
Zamanında Názım Hikmet’in kıymetini bilemedik, bari Orhan Pamuk’u atlamayalım gözünüzü seveyim. Arpa boyu yol almadı mı bu ülke Názım Hikmet’ten beri?
Her ne kadar edebiyat konusunda yetenekliyiz dediysem de bu "model"lerden pek sık çıkmıyor. Cüppeli Ahmet’lerin sayısı daha çok. Ona göre!
MIŞ-MUŞ
* Hücredeki kadın hamile kalmış.
E, normaldir... Benim bildiğim "alet"lerden bir tek kesici olanların girmesi yasak hücreye.
* Urfa’ya Oxford geliyormuş.
İbo öğrencisi olamadı ama hocası olabilir bakın! "Her konunun Ana Bilim Dalı Başkanı".
* Seray Sever, "Kendimi büyük bir aşkla seviyorum" demiş.
"Allah mesut etsin" diyeceğim ama beddua gibi olacak. "Ömür boyu yalnız kalasın" gibi bir şey.